29 Kasım 2007 Perşembe

PERHİZ YAPMADAN KİLO VERMEK İÇİN BULDUĞUM NUMARA

Annem yıllar önce Tv de gördüğü bir kokteyl seti almıştı ve yanında bir kitap hediye gelmişti.O kitap elime geçti.Kitabın adı çok dikkat çekici "PERHİZ YAPMADAN KİLO VERMEK İÇİN BULDUĞUM NUMARA"Yazarı Fransız DANIELLE CHEVALIER...Kitabı daha önce okumuştum ama ilgimi çekmemişti.Ama giriş kısmını geçenlerde okudum ve sizlerle paylaşmak istedim. Şimdi sizlere kitabın girişinden bazı alıntılar yazıcam;


"Perhiz yapmadan kilo vermek için bulduğum numara ne?Çok basit.Belki de inanamayacağınız kadar basit.İşin ilginç yanı basit olmasına rağmen sonuç aldım,zayıflamak isteyen dostlarım çok iyi sonuçlar aldı ve şu an elinizde tuttuğunuz kitabı yayınladığım günden beri iyi sonuçlar elde eden okurlarımdan teşekkür dolu yüzlerce mektup alıyorum.İşte inanılmayacak kadar basit sırrım:Yemeklerinizi alıştığınızdan daha ağır bir tempoda yemeğe çalışın.Bunu başarabilmenin yolu da lokmalarınızı uzun uzadıya çiğnemekten geçiyor.Belki de buna inanmıyorsunuz.Başlangıçta bana da öyle geliyordu.Kaybedecek bir şeyim olmadığı için bunu denemeye karar verdim.

Sonuç;İlk haftada üç kilo,daha sonra ki günlerde de 6 kilo verdim.Yani çok kısa bir sürede tam 9 kilo verdim.Tüm erkek ve kadın arkadaşlarım buna benzer etkileyici sonuçlar aldı.Bütün bunlardan sonra sizin de bunu denememeniz için ortada hiç bir neden yok.Üç gün için deneyin,sonra tartılın.Ben son derece hoşnut edici bir süprizle karşılaşacağınıza inanıyorum."

Arkadaşlar ben Bu çok çiğnemeyi DKZ ile birleştirdim.Ama tartılmadım.Çünkü hepimiz 31 aralıkta tartılıcaz.Ben bu yöntemle doyduğumu daha kolay anlıyorum.Yazarın dediği gibi denememek için hiç bir neden yok.Ne kaybederiz ki?..

24 Kasım 2007 Cumartesi

DR.OZAN TUNÇER İN BİR RÖPORTAJI

Sevgili Daada bu röportajı yayınlamıştı..Ama tekrar bilgilerimizi tazeleyelim diye biz de yayınlamak istedik. Hem DKZ yi yeni öğrenmekte olanlar için de faydalı olur diye düşündük.


Kaynak: Tempo / Bade Gürleyen

Tunçer’in iddiaları

• Zayıflama diyetlerinin yüzde 99'u şişmanlatıyor

• ‘Bilimsel’ diye pazarlananlar, sağlığa uçuk diyetlerden çok daha zararlı

• Şişmanlama, kilo alma korkusuyla başlıyor. Zayıflamak için bu korku yenilmeli

• Ömür boyu zayıf kalmış olanlar, sadece acıkınca yemiş, doyunca durmuş insanlardır

• 'Diyetçilerin' amacı sorun çözmek değil, karlı çıkmak için sorun yaratmaktır



Diyet öneren herkese, kendi deyimiyle "diyetçilere", zayıfla­ma palavralarına, ‘bir kısım medyaya’, şok diyetlerin zarar­larını vurgulayıp diyet listesi veren uzmanlara, uzman geçinenlere, tıp dünyasına, zayıflama ilacı üretenlere, za­yıflama genini bulanlara ve daha pek çok şeye ateş püskürüyor Dr. Ozan Tunçer. Herkesin "mucizevi" diyetler, şok yön­temler önerdiği bu sektörü bir 'yağ pazarı' olarak adlandıran Tunçer'e göre 'dengeli beslenme', "kalıcı zayıflama sağlayan diyet", 'bilimsel diyet', 'sağlıklı di­yet' gibi "inciler", bu 'yağ pazarının' uydurduğu pa­lavralar. "Diyetlerin hepsi zararlı, yüzde 99'u başarı­sız, hatta başarısız olmaya mahkum" diyor Dr. Tunçer. 'Diyetçi, dayatmacı zihni­yet' olarak adlandırıyor şişman insanları kobay olarak kullanan, hiçbir diyetin işe yaramadığını bile bile insanlara sayfalar­ca diyet reçeteleri öneren, zayıflama ilaç­ları veren bu 'yağ pazarı' mensuplarını. Bu nedenle de yeni çıkan kitabında "Za­yıflama Diyetleri Çöpe" diyor Dr. Tun­çer. Çünkü enerji kısıtlamasıyla kilo ve­rilemiyor, kilo verebilmek için aç değil tok olunması gerekiyor, vücuda aç kal­mayı birtakım diyetlerle dayatmak ise zayıflamaya değil, aksine şişmanlamaya yol açıyor. Hatta Dr. Tunçer, şişmanla­mak isteyenlere diyet yapmalarını öneri­yor. Çünkü, söylediklerine göre en geç 5 yıl içinde fazlasıyla kilo alacakları garan­ti. Şişman insanlara tembel, pis boğaz veya iradesiz gibi sıfatların yakıştırılmasına çok karşı olan Tunçer, "Bu insanlar sadece diyet tuzağına düşürülmüş kişi­ler" diyor. 'Kisiye özel diyet' lafına ise çok sinirleniyor. Çünkü bu diyetler kendi deyimiyle 'kişiye özel' değil, 'diyetçiye özel' oluyor.

Diyetin bilimseli olmaz Dr. Ozan Tunçer'e göre insanları şişmanlatan hamburger türü yiyecekler de­ğil, diyetler. Yani tıp dünyasının niyeti şişmanlık sorununu çözmek değil, aksine yaygınlaştırmak, hatta sorun yaratmak. Tunçer, "Yağ pazarı olarak adlandır­dığını diyet endüstrisinin in­sanlarda yapmak islediği bi­rinci şey kilo korkusunu yer­leştirmek. Yani 'Eyvah kilo alıyorum' korkusuna kapıldı­ğınız an, kilo almaya başlarsı­nız. İnsanlarda bu korkuyu yerleştirmek için durmadan estetik, sağlık hatta ahlaki kri­terler kullanılıyor. Şişman insan, diyet tuzağına düşürülmüş insandır. Sadece vücudun ihtiyacını bilmeden yemek yi­yen, zayıflama diyetleri, zayıflama ilaç­ları, light ürünler, mezoterapi-bioenerji, hipnoz gibi vücudun doğal mekanizmasını bozan yöntemlerin tuzağına düşen in­sanlar şişmanlar. Vücudun doğal kontrol mekanizmaları olduğu ve ağırlık, kilo dengeleme yeteneğine sahip olduğumuzu unutturuyorlar insanlara. O yeteneği ellerinden kaybediyorlar insanlar diyet yaparak" diyor.



Peki, nasıl zayıflayacağız? Diyet yapmadan, boğazımızı kısıtlamadan na­sıl kilo verilebilir?



"Yemek yemeyi öğrenerek. Yani açken yiyip, doyunca durmalısınız. Vücu­dun acıkma, doyma ve tok­luk sinyallerini dikkate alırsanız, vücut fazla kiloları, ihti­yacı olmadığı için kendiliğinden atıyor. Vücut kalori hesabını doğal bir şekilde kendi yapıyor. Bu he­sabı siz dışarıdan diyetlerle yaparsanız, bu doğal mckanizmayı bozuyorsunuz. Bu mekanizma bozulunca da şişmanlarsınız, işte bu yüzden diyet yapanlar şişmanlıyor. Çünkü vücudun sinyalleri yok edi­liyor. İnsanlar acıkma, doyma ve tokluk hissini unutuyorlar. Dolayı­sıyla acıkmadan yiyerek şişmanlı­yorlar" diyor Dr. Tunçer.



Peki acıkma, doyma ve tokluk hissi nasıl tekrar öğrenilebilir?



"Zayıf­lama Diyetleri Çöpe" adlı kitabında acık­ma ve doyma alıştırmalarından da söz eden Tunçer, acıkma hissinin 3 günde, doyma hissinin ise en geç 15 gün içinde öğrenilebileccğini söylüyor. Yani fazla ki­lolardan kurtulmak için, "midenin sesini" dinlemek şart. Tunçer, "Bu işin çözümü, beynin 'palavralardan' ve şişmanlama korkusundan mutlaka arındırılması, acık­ma, doyma ve tokluk hissinin ise farkına varılması. Bu sinyalleri dikkate alan kilo sorununu çözcr. Ama bu çözüm gıda ve diyet endüstrisinin hoşuna gitmiyor. Çün­kü sadece Amerika'da l milyar dolarlık kazançları ortadan kalkmış olur. Amaçları kilo sorunlarını çözmek değil. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bile 'tokken yiyin' di­yor kitabında. Hemen hemen bütün diyet­çiler tokken yemeyi öneriyorlar. Eğer tok­ken yemek yemeye başlarsamz, acıktığınızı nasıl anlayacaksınız? Eğer tokken yerseniz, enerji depolanır. Acıkma sinyal­lerini de yok etmiş olursunuz" diyor



Diyetin iyisi, kötüsü, hatta bilimseli olmadığından söz ediyor Tunçer. Çünkü enerji kısıtlamasıyla vücuda zayıflama "dayatılıyorsa" hepsi kötüdür. "Bugün sağlıklı, dengeli, bilinçli, bilimsel adlarıy­la pazarlanan diyetler, insanların ruh ve beden sağlığına uçuk diyetlerden çok da­ha zararlı. Uçuk diyeti insan bir kere yapı­yor ve yapamadığı zaman bırakıyor. Oysa 'bilimsel' diye pazarlananlarda bunun sağlıklı olduğuna inanıyor, işte bu çok da­ha kötü. Diyetlerin hiçbiri bilimsel değil. Gazetelerde size bir diyet reçetesi veren bir profesör de olsa, bu reçeteler bilimsel olamaz. Herkes bilimsel bir araştırma çı­karıyor verdikleri diyetle ilgili ve bu araş­tırmaların hiçbiri birbirine uymuyor. Araştırma bulmaya kalktığınızda örneğin domatesin zayıflattığını da şişmanlattığını da ispatladığını iddia eden her türlü araş­tırmayı internctte bulursunuz. Herkes ken­di ihtiyacına göre araştırmayı buluyor ve insanlara sunuyor" diyor Tunçer.



Diyet yapan şişmanlar



"Dünyada zayıflama diyetine başlayan her 20 kişiden 19'u bir süre sonra mutlaka şişmanlayacak. İstatistikler ve göz­lemler böyle söylüyor. Farklı bir diyete başladığınızda bir şey değişmi­yor. Mantık aynı. Sadece ambalaj değişi­yor. Diyetlerin yüzde 99'u şişmanlatıyor. Di­yetler kalıcı zayıflama sağlamıyor. Sağla­dığını iddia eden varsa çıksın konuşsun. Bir diyetin beş yıl sonra da aynı kiloların korunmasını sağladığı ispat edilmiş tek bir çalışma bile yok" diyen Dr. Tunçer'c göre kalıcı bir kiloya sahip olmak için vücudun bir şekilde uyuyan, daha doğrusu diyetler­le uyutulan doğal mekanizmasını uyandırarak, vücudun beslenmeyle ilgili ayarını tekrar kurmak şart. Bu da acıkma, doyma ve tokluk hissini tekrar tanımakla, öğren­mekle oluyor. Aslında buna, doğru zamanda, doğru dozda, yani sadece acıkınca, vücudun ihtiyacı kadar yemek yemek de diyebiliriz. Uzmanlar doğru yemek ye­menin öğrenilebileceğini ve sadece bu şe­kilde zayıflamanın sağlıklı, en önemlisi de kalıcı olduğunu söylüyorlar



İnsanlara diyet yapmalarını öneren herkese "diyetçi" diyen Dr. Tunçer, "Her besin, vücudun ağırlık dengeleme yetene­ği kullanılarak tüketilse, organizma tarafından ihtiyaç kadar alınır" diyor. Orga­nizma alınan enerjiyi hesaplamayı, denge­yi korumayı ve fazla enerjiyi atmayı çok iyi biliyor. Ama siz bunu bilinçle, kendi kafanızla hesaplamaya dengelemeye kalk­tığınızda her şey çuvallıyor, denge bozu­luyor. Diyete başladığınız an, ya da diyet fikri kafanızda doğduğu andan itibaren, vücuttaki kıtlık sinyalini çaldırıyorsunuz ve vücut kendi doğal mekanizmalarını kullanmak yerine tam aksine kıtlık savun­ma mekanizmalarını kullanmaya başlı­yor, çünkü kıtlığa girildiğini zannediyor. Her şeyi depoluyor. Dolayısıyla beslenme davranış bozuklukları ilk andan itibaren başlıyor. Diyet yapacağım diyen bir insa­nın, diyete başlamadan önce fazla yemeye başlaması bir rastlantı değil. Bu, biyolojik mekanizmaların, organizmanın yaşamda kalma içgüdüsünün kullanmasının bir ifadesi.



Vücudun sesini dinle ...



Dr. Ozan Tunçer kitabında pek çok önerilere, vücudun sesini dinleyerek za­yıflama yollarına, "Diyetsiz Kalıcı Zayıf­lama Programı"na, diyetlerin maddi ma­nevi zararlarına, insanları nasıl şişmanlattıklarına uzun uzun yer veriyor. Özellikle de kilo alma korkusuna kapılmamanın çok önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü günümüzde insanların tamamına yakınında şişmanlama kilo korkusuyla başlıyor. Tunçer, "Bu kişilerde ya birebir kilo kor­kusu oluyor, ya da ailcsinin kilo korkusu oluyor. Diyete başlayan anne-baba, ço­cuklarını şişmanlatıyor. Böyle vakaları maalesef çok gördük. Anne bir sene önce diyete başlamış, çocuğun şişmanlaması bir sene önce başlamış. Bir yıl içinde obez hale gelmiş çok çocuk var. Anne ço­cuğa baskı yapmadığını söylüyor, ancak çocuğa baskı yapması için ona 'yeme' de­meyi gerekmiyor. 3-4 yaşındaki çocuk et­rafta olup bitenleri anlıyor, zayıf olması gerektiğini hissediyor. Az yemesi gerek­tiği fikri bir ycrlerc yerleşiyor. Yememe­ye çalıştıkça da çocukların, kontrolü kay­betmeleri çok daha kolay. Propaganda öyle kötü bir hale geldi ki zayıf insanları da rahat bırakmıyor. 9 yaşın altındaki Ka­nadalı çocuklann %45'i en az l kez za­yıflama diyeti yapmışlar. 18 yaşın altın­dakilerin ise %80'i diyet yapmış. Hala Kanadalılar, Amerikalılar neden şişmanladıklarını düşünüyorlar. İşte nedeni orta­da. 6-7 yaşındaki çücuklara diyet yaptırılırsa, bütün sistemleri altüst edilir ve ömür boyu kilo sorunu yaşamaya mah­kum olurlar" diyor.



Sağlıklı beslenmenin uzman kontrolünde olmasını da çok saçma buluyor Tunçer: "İnsanlar beslenmelerini doktor kontrolünde yönlendiremez. Hastalık var­sa doktor kontrolüne ihtiyaç vardır, Eğer, siz bir kaşığı ağzınıza götürmek için bile doktora, diyetisyene, uzmana ihtiyaç du­yar hale getirildiyseniz o yaşam yaşam olmaktan çıkar. Siz beslenmeyi denetim altına aldığınız sürece, acıkma, doyma, tokluk sinyallerini kullanmıyorsunuz. Organizma da bu denetimi kırmanın yollarını buluyor. O zaman her denetim girişimi kontrol kaybına, her kontrol kaybı da de­netimin artırılmasına yol açıyor, insanlar yokuşa çıkıyor. Kilolar artıyor, ruhsal yapınız çöküyor, 3-5 yıl içinde kilolar fazla­sıyla geri geliyor. Yemek yerken doktor kontrolüne ihtiyaç yok" diyor.



Doyma nasıl öğrenilir?



Başta kilo korkusundan arının.

• Başlangıçta neler yiyeceğinizi ve miktarlarını tespit edin.

• Mutlaka sevdiğiniz yemeklerden oluşan bir mönüyü kafanızda planlayın.

• Bu yemekten ne kadar zaman sonra tekrar yemeğe ulaşabileceğinizi düşünün ki organizma, o zaman aralığındaki enerji ihtiyacını hesaplayıp sizi durdurabilsin.

• Bütün bunları düşündükten sonra keyifle yemeğe başlayabilirsiniz.

• Bir yemekten diğerine geçerken de bir şeylerin sizi durdurduğunu fark edeceksiniz. Vücut sinyalleri bozulmamış insanlar bir yemekten diğerine geçerken çok sevdikleri bir yemek bile olsa duruyorlar. Örneğin bir antre ve bir de ana yemek varsa, antre ne kadar hoşunuza giderse gitsin, arkadan gelecek olan ana yemeği düşünerek elinizde olmadan yemeyi durduruyorsunuz; vücut sizi durduruyor. "Eğer antreyi abartırsam ana yemeği yiyemem" diyorsunuz. İşte bu bilinçle yemek yenirse kilo alınmaz.

• Kafanızda "Doydum mu?" sorusu oluştuğunda birazcık daha yemeğe devam edin. O zaman da vücut, doymanın ötesine geçildiğinde rahatsızlık uyarısı verir. Sizi bir şey rahatsız ettiğinde doydunuz demektir.

• Asla tokken yemeyin. Acıkmadan başladığınız bir yemekte, doymayı öğrenemezsiniz.

• Doyma hissi en geç 15 gün içinde tam anlamıyla öğrenilir. Diyetsiz, kalıcı zayıflama programı • Vücudun bozulmuş olan doğal kalori ayar mekanizması uyandırılmaya ve yeniden işler hale getirilmeye çalışılıyor.

• Hastalara kesinlikle bir beslenme programı veya bir reçete verilmiyor.

• Hasta ilk 1-2 hafta içinde, sevdiği, ancak istediği zaman durabileceği gıdaları tüketiyor. Eğer çikolata yerken kendini tutamıyor ve abartıyorsa, çikolatayı birinci haftalarda yemesi önerilmiyor.

• Vücut kendi mekanizmalarını çalıştırarak, kişinin hiçbir eksiklik, yoksunluk hissetmeden zayıflamasını sağlıyor

. • 1-2 hafta içinde kişinin, acıkma, doyma ve tokluk hislerini tanıması sağlanıyor. Vücudun ayar mekanizması düzeldiği için kişi abartma gereği duymadan, dolayısıyla kilo almadan sevdiği her şeyi yiyebiliyor. Çünkü ne zaman duracağını öğrenmiş oluyor.

• Zamanla vücut "stokladığı" fazla kiloları, fazla enerjiyi, ihtiyacı olmadığı için atmaya başlıyor ve kilo veriliyor. • Hem fiziksel, hem psikolojik anlamda rahatlama oluyor.

• Diyetsiz zayıflama sağlıklı ve kalıcı oluyor. Zayıflama diyetlerinin zararları

• Vücudun ihtiyaçları karşılanmadan kilo verdirmeye çalışılıyor.

• Kurallarla yemek yemek öğretildiği için, acıkma ve doyma gibi sinyaller zamanla yok oluyor. Kişi acıkmasa da yemek yiyor.

• İhtiyaçlarının karşılanmadığını fark eden beden, o andan itibaren "kıtlık sendromuna" girip, gerekli kaloriyi alamadığı için gelen enerjiyi stokluyor. Vücutta yağ stoklanması başlıyor.

• Diyetin ilk günlerinden itibaren kişilerin besin arayışı artıyor, aklında kurabiyeler, pastalar dolaşmaya başlıyor.

• Diyet yapan kişi, sürekli gergin oluyor, iç dünyasında çok ciddi psikolojik sorunlar yaşıyor, kendini suçluyor.

• Kilo veremeyen kişi iradesiz olduğunu düşünüyor. Oysa zayıflamanın iradeyle bir ilgisi yok.

• Kilo sorununu saplantı haline getiren, kendini sürekli kısıtlayan bir kişinin bu tutumu hayatın diğer alanlarına da sıçrıyor. Her alanda kendini kısıtlıyor.

• Uygulaması zor olan zayıflama diyetleri, kişilerde utanç ve özgüven eksikliği yaratıyor.

23 Kasım 2007 Cuma

DİYET NEDEN ZARARLIDIR???

Herkese Merhaba,
Dün Reyhan rumuzlu bir arkadaşımızdan bir mail aldık ve anlattığı kendi hikayesi öyle içtendi ki bunu yayınlama ihtiyacı hissettim. Bu nedenle kendisinden izin istedim ve sağolsun bizi kırmadı. Şimdi aşağıda onun hikayesini paylaşıyorum sizlerle... Umarım inatla hala diyet diye tutturan arkadaşlar bu gerçek hikayeyi okuyunca neden diyet zararlıdır diye üstüne basa basa söylediğimizi biraz olsun anlarlar....



Merhaba,
Benim hikayem de (aslında pek çoğu gibi) tipik bir diyet mağduriyeti hikayesi. Tıpkı Dr. Ozan Tunçer’in, okuyup hatmetmiş olduğum tüm kitaplarında anlattığı gibi... Uzun ve giderek kötüleşen bir diyet geçmişinin ardından 24 kiloluk bir final...

2003 Temmuz ayında kızım doğduğunda, 1,61 m. boya karşılık 77 olan kilomla “yaşayamayacağıma (!!!)” (Şimdi 94 kiloyum) karar vererek diyetisyenin yolunu tuttum. Ekim 2003’te başladığım diyet, dengeli diye tanımlanacak türden bir diyetti, listesi çok iyiydi, bana özel hazırlanmıştı, hemen hiç açlık hissetmedim, harfiyen (abartmıyorum) uyguladım. Çok azimliydim. İnceldikçe gaza gelip azmettim, azmettikçe inceldim. Neredeyse hiç kaçamak yapmadım, hatta diyetisyenin verdiği 1 porsiyon tatlılık bayram izinlerini bile kullanmadım. Tam 6 ay sonra Nisan 2004’te 53 kilo ile muradıma ermiştim. Ayrıca tüm tahlillerim de harikaydı; kan düzeyi çok iyi, kötü kolesterol çok düşük, iyi kolesterol yüksek vs.
Koruma süreciyle birlikte yaklaşık 6 ay kadar bu kiloya yakın kaldım. Sonra, sonunda ipler koptu. İnanılmaz bir süreçle, ne olduğunu bile anlayamadan, diyeti bitirdikten 1,5 yıl kadar sonra 82 kiloydum. Tabi bu dönemde irili ufaklı onlarca diyete başlama girişiminin ardından başarısızlığın (!) ve kiloların verdiği yürek yakan acı... Kötüydü... Her gören soruyordu, “Sana ne oldu? Ne güzel kilo vermiştin” diyenler en insaflı olanlarıydı, gerisini siz düşünün. Uzun süre insanlardan kaçtım, kimseyle görüşmedim... Her neyse, herkesin az çok yaşadığı şeyleri uzatmanın anlamı yok. Sonuçta, tüm bunlarla baş etmeyi kendi başıma başaramadım ve ilaçla depresyon tedavisi gördüm. Tabi bir yandan kilo almaya da devam ediyordum.
O sıralarda, yeni bir atılım yaparak kendimi bu sefaletten kurtarmam, yeni bir diyetle tekrar kilo vermem gerektiğini düşünerek internette gezinirken Dr. Ozan Bey’in kitaplarıyla tanıştım. Kitapların hepsini zorlukla da olsa (bazıları piyasada yoktu) bularak, ardı ardına bir solukta okudum. Sonunda olayın esrarını çözmüştüm. Suçlu ben değildim. İlk yapmam gereken ise “kısıtlama mikrobu”nu kafamdan silmekti. Sizin de bildiğiniz gibi bu hiç de göründüğü kadar basit bir süreç değil. Hayatımızın her köşesine, damarlarımızın en ince noktalarına kadar öylesine sızmış ve yerleşmiş ki bu mikrop, söküp atmak ciddi çaba ve zaman isteyen bir iş. Hele de diyetin ve zayıflamanın kitabını yazacak hale gelmiş olan ben ve benim gibi diyet mağdurları için. Dikkatli bir gözle bakıldığında Diyet Kardeşliği sitesindeki DKZ ile ilgili yazılan birçok yorumda bile hala bunun izlerini görmek çok kolay.
Gelelim zurnanın “zırt” noktasına... Uzun bir zihinsel çaba ile “kısıtlama mikrobu”nu hayatımdan büyük ölçüde sökmeyi başardığımı sanıyorum. Ama henüz başaramadığım şey, gıda alımını acıkma ve doyma sinyalleri ile yönetmek. Bunu uygulamaya geçiremedim henüz. Geçirdiğim travmaların ardından açıkçası hiçbir şey için acele de etmedim. Fakat bunun artık daha fazla ertelenmemesi gerektiğini de hissediyorum. Sık sık yaşadığım bel ve sırt ağrıları, hareket zorlukları, küçük boyutlu incinmeler, kas spazmları, bu kiloyu taşımanın zararlarını bana giderek daha sık hatırlatmaya başladı.
Geçen gün kreşten dönen 4 yaşındaki kızım, akşam yemeğini yememek için direndi. Aç olduğunu biliyordum. Onunla sohbete başladım ve neden yemeğini yemediğini anlamak için sorular sordum. Bana ne dedi biliyor musunuz ?!!! Benim gibi olmak istemiyormuş, yemek yerse göbeği çıkarmış... İşte o an benim bittiğim andı dostlarım...
Bu noktada: "Dr. Ozan Beeeeeyyy !!!! Neredesiniz ???!!! İmdaaattt !!! “Kısıtlama Mikrobu Çöpe” serisinin vaat ettiğiniz dördüncü kitabı “Çocuklarınızı Şişmanlatmayın” nerede kaldı ???!!!!" diye çığırmak geliyor içimden.
Sizlerle omuz omuza vermek istiyorum. Beni de aranıza alın :)
Sevgiler...


Reyhan'ın hikayesi böyle...Biliyorum ki hepimiz benzer şeyleri yaşadık...Amaç bundan sonra aynı tuzaklara düşmemek, kendimiz için doğru olanı bulmak ve vücudumuzun ihtiyaçlarını dinlemek... Unutmayın eğer biz ona ihtiyacı olanı vermezsek o da bize gerektiği gibi yardımcı olamaz.

Bir sonraki yazımızda yeni başlayan arkadaşlarımız için DKZ nedir? e değinerek size bu yöntemi anlatmaya başlayacağız.

Bunun yanı sıra hikayesini bizimle paylaşmak isteyen arkadaşlar varsa bize göndersin yayınlayalım.Mail adresimizi biliyorsunuz; dkzkardesligi@gmail.com

Şimdilik sevgiyle kalın... İyi haftasonları.....

21 Kasım 2007 Çarşamba

DKZ İHANETİ AFFEDER Mİ???

Arkadaslar herkese selam ;) ben DKZ nın üyelerinden yanı bıraz pasıf uyelerınden herzaman takip ediyorum ama işler nedenıyle bı sure yazamadım.



DKZ ihaneti affedermı ,bozunca pazartesıyı beklemek gerekırmı benım kafamı bı sure yoran bı konuydu , cevabını hemen soyluyorum dkz fazla ılerı gıtmeden varlığını unutmadığınız surece ıhanetı affedıyor :D

ve tabi ki diyet olmadığından bozunca pazartesi olmasını beklemeniz gerekmiyor.





Ben gecen gun karnımın tok olduğunu bıle bıle .:( habersız olduğum bı doğum gunune katılıp ,acıkmadığım halde 1 dılım pastayı yedım bunu ılk defa değil tabı kı bıkac kere yaptım.Asıl olan tok karnına bısey yememek ya işte bazen bunu bozabılıoruz gercek olan ac değilim ki diyebilmek.

Dunde tubişle cay ıcerken bıskuvi ıkram edıyordum almak ıstemedı ben ısrarcı ,al al dedım tubış AC DEĞİLİM Kİ deyınce arkadasımı takdır ettım direk verdiğim cevap tamam yeme ozaman oldu :) Yanı kacamaklardan sonra kaldığınız yerden ertesı gun devam edın yıne kılo vermeye devam edeceksınız tecrubeyle sabıttır.

Arkadaslar ben bıraz da spor aktıvıtesı yapalım dıyorum,hareket cok onemlı. Benım merdıvenler ,her sabah servısyerıne yuruduğum 500mt ve ev işi dışında yaptığım hareket yok DKZ deki birlik ve beraberliğimizle hepımızı gunde 30 dakıka gunun herhangi bi saatinde zorunlu harekete davet ediyorum ;) nedersınız ????? Önerilerınızı bekliyorum. Hareketlerı beraber belırleyelım ıstıyorum ,ha bır de bişey daha duydum,sabah ac karnına yenen bı elma metobolizmanın daha hızlı calışmasına neden oluyormuş hergun bı elma hepımıze afıyet olsunn :)

16 Kasım 2007 Cuma

NEGATİF KAYITLARI SİLİYORUZ!

Bilinçaltımız biz doğduğumuz andan itibaren kayıt yapmaya başlar.Ne düşünürsek,ne duyarsak,ne konuşursak bunları kayıt eder ve uygular.Bilinçaltımız,bu bilgilerin bizler için faydalı mı yoksa zararlımı olduğuna bakmıyor,ne sıklıkta tekrarlandığına bakıyor.Bugüne kadar bir çok negatif düşünce hayatımızı belirliyor.Örneğin sürekli,”ben şişmanım”,”ben çirkinim””ben değersizim”,”para bana gelmez”,”para beni sevmez”,ben hastayım”,”sürekli hasta olurum”,”ceryanda kalırsam üşütürüm”vb cümleleri sürekli kurarız.Ve bilinçaltımız bu tekrarladığımız cümleleri kayıt eder ve uygular.İşte bu negatif kayıtları pozitif olarak değiştirmek için olumlama yapmalıyız.


Olumlamak ve onaylamak, bir düşünceyi "kesinleştirmek, sabitleştirmek, pekiştirmek" demektir!


Kesinleştirdiğiniz bir düşünce de zamanla güçlendikçe sizin gerçekliğiniz halini alacaktır!


Yalnız dikkat edilmesi gereken bir nokta var.Olumlu cümlelerin içinde olumsuz kelime geçmemeli.Mesela”ben şişman değilim”Çünkü içinde “şişman “kelimesi var ve dikkat şişmanlamaya çekiliyor.Ve sevgili Tuğba nın yazısında belirttiği gibi bilincimiz şimdiki zamanı algılıyor ve olumlamamızda şimdiki zaman da olmalı.İleriki tarihe atmamalıyız .

Olumlama yapmadan önce zihnimizde negatif kayıtları belirlememiz gerekiyor.Bunları belirledikten sonra olumlama yapabiliriz..
Olumlama cümlelerimizi istersek yazabiliriz.,kayıt edip dinleyebiliriz veya yüksek sesle tekrarlayabiliriz. Devamlı dinleyince ya da tekrarlayınca bilinçaltımız onun doğru olduğuna inanmaya başlar.Bu yüzden sürekli tekrar yapmanızı öneririm.Olumlama için aşağıda bir kaç örnek yazdım ama sizler kendi olumlamalarınızı oluşturabilirsiniz.


-Sağlıklıyım,

-metebolizmam hızlı çalışıyor,

-hayatımın patronu benim,

-parayı hakediyorum ve parayı kendime çekiyorum,

-kendimi geçmişimden dolayı afediyorum ve kendimi seviyorum,

-başarıyorum çokbaşarılı bir insanım,

-ben güçlüyüm,

-ben güzelim,değerliyim ve mutluyum

Bu yukarda yazdığım örnek olumlamaları sizler kendinize göre değiştirebilir,eklemeler yapabilirsiniz ama unutmayın inanana kadar bol bol yapmamız gerekiyor.Öncelik sizin için hangi konuysa ilk önce onun için olumlama yapın.

15 Kasım 2007 Perşembe

TARTI ZAMANI

Eveettt Dünkü yazıda 15.11.2007 de tartılacağımızı ve 1,5 ay süre ile tartı denen cismi hayatımızdan çıkaracağımızı söylemiştik...Biz bu sabah tartıldık şimdi buraya yazıyoruz ve 31.12.2007 tarihine kadar tartı kavramını hayatımızdan silip atıyoruz...

İsteyen arkadasların bizlere dkzkardesligi@gmail.com adresinden mail atabileceğini söylemiştik. Bunu yayınlıyoruz diye geç kaldık sanılmasın katılmak isteyen olursa hala ekleyebiliriz.Böylece olmakta olan değişimleri görüp kendimizle hep beraber gururlanırız.

Şimdi aşağıda bugünkü tartı sonuçlarımızı veriyorum.Dediğim gibi katılmak isteyenler geç kalmadı hala bize ulaşabilirsiniz :)

Arzu : 88 İdeal Kilosu: 60

Seçil : 71,2 İdeal Kilosu: 60

Tubikko : 67 İdeal Kilosu: 57

58 li : 71,5 İdeal Kilosu: 64


Virago : 75 İdeal Kilosu: 60

Fato04 : 82 İdeal Kilosu : 58

Elma : 67 İdeal Kilosu : 55

Bıcır : 77,5 İdeal Kilosu : 56

Biyonik Kedi : 68,3 İdeal Kilosu : 60

Tubik'in Görümcesi Tubi : 60 İdeal Kilosu : 50

Zümrüt:59 İdeal Kilosu: 52



Başka katılmak isteyen?

14 Kasım 2007 Çarşamba

NEDEN KİLO VERMEYE ODAKLANMAMALIYIZ?

Bu konu hakkında başka bir yazı yazacağımızı DKZ KARARLARI başlıklı yazımızda belirtmiştik. Şimdi sizi çok bekletmemek adına bu yazıyı yayınlıyoruz. Bunu tam olarak anlatabilmek için THE SECRET ''SIR'' adlı kitaptan bir takım alıntılar yapılmıştır ve bu alıntılar koyu renkle belirtilmiştir.

Bilinmesi gereken ilk şey,kendinizi kilo vermeye odaklarsanız,daha fazla kilo vermenizi engeller, bunu kendinizden uzaklaştırırsınız, bu yüzden kilo verme konusunu kafanızdan uzaklaştırın.'' diyor Rhonda BYRNE. Ayrıca fazla kilolu olma durumunun bizim düşüncelerimiz aracılığı ile yaratıldığını söylüyor.Yani bunu basitçe açıklamak gerekirse eğer bir insan şişmansa, o bunu farketse de farketmese de ''şişmanlığa dair'' çok fazla düşünüyor demektir. Bunun aksine sürekli olarak ''Formda olmayı'' düşünen biri şişman olamaz.

Yazar Sizin için mükemmel kiloyu ve bedeni kendinize çekmek için Yaratım Süreci'nin üç adımını kullanın diyor.

1) İstemek : Kaç kilo olmak istediğiniz konusunda net olun. Beyninizde, sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz o kiloya ulaştığınızda, bedeninizin görüntüsüne dair bir imge oluşturun. Mükemmel kilonuzda olduğunuzda çekilmiş resimleriniz varsa, onlara sık sık bakın. Böyle resimleriniz yoksa,sahip olmak istediğiniz gibi bi vücudun resimlerine de bakabilirsiniz.


2) İnanmak: Mükemmel kiloya ulaşacağınıza inanmalı ve zaten o kiloda olduğunuzu düşünmelisiniz. Sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz bu kiloyu tartının üstüne yapıştırmalı, ya da hiç tartılmamalısınız. Aktif kilonuza uygun giysiler satın almayın. İleride satın alacağınız kıyafetler olduğuna inanıp onlara odaklanın. Fazla kilolu insanlar gördüğünüzde onları incelemeyin ve zihninizi hemen,sahip olduğunuz mükemmel vücut görüntünüze kaydırarak bunu hissedin.


3) ALmak : Kendinizi iyi hissetmelisiniz. Kendinizden memnun olmalısınız. Bu önemli çünkü, içinde bulunduğunuz anda sahip olduğunuz bedenden dolayı kendinizi kötü hissederseniz, mükemmel kilonuzu kendinize çekemezsiniz.


Kısacası Kilo vermek için, ''kilo vermeye'' odaklanmak yerine, size göre mükemmel kilonuz neyse ona odaklanın. Kendinizi mükemmel kilonuzdaymışsınız gibi hissettiğinizde, bu kusursuz kiloyu kendinize çağıracaksınız.....

Evett işte böyle...Özetle neden kilo vermemeye odaklanmamalıyız sorusunun cevabı bu yazıda saklı. Sürekli olarak kilolu olduğunuzu düşündüğünüzde beyin buna odaklanıyor ve onu yerine getirmesi gerekli bir zorunluluk olarak algılıyor. Yani siz''Ben çok şişmanım'' diye kendinize tekrar edip durduğunuzda beyin bunu ''şişmanlık durumunu korumak zorundayım'' şeklinde algılıyor.

Bunun yerine kendinizi ideal kilonuzda gibi hissedin ve buna inanın. Örneğin benim ideal cümlem şu:

''Ben 57 kiloyum. İnceciğim,fıstık gibiyim,istediğim herşeyi hiç çekinmeden giyebiliyorum. Dilediğim herşeyi yiyorum ve buna rağmen formumu koruyorum.''

Buna gerçekten inandığınızda incelme sürecinin başladığını ve değişimleri çabucak izlemeye başladığınızı göreceksiniz. Çünkü beyin bunu 57 kilo ve sağlıklı olmak olarak algılıyor ve benim kilom 57 diyerek kendini o kiloda sabitlemek için gerekli mekanizmaları çalıştırmaya başlıyor. Mesela bu bende iştahımda azalma şeklinde kendini gösterdi.Ya da doyduğum halde fazla yiyecek olursam midem beni hemen uyarıyor.İhtiyacın kadarını aldın yeter artık yeme diye...

Şimdiii....Hep beraber kavuşmak istediğimiz ideal kiloya odaklanalım ve ''BEN KİLOLUYUM'' fikrini kafamızdan atalım.Bunun yerine kullanacağınız cümleler şöyle olmalı.

''BEN İNCELİYORUM''
''SAĞLIKLI KALICI ZAYIFLIYORUM''
'' İDEAL KİLOMA KAVUŞUYORUM''

Dikkat ettiyseniz hep şimdiki zaman kullanıyoruz. Çünkü bunu gelecek zaman olarak kullandığımızda beynimiz bunu ertelemek için hemen işe girişiyor.Bunun yerine şimdiki zaman kullandığımızda beyin bunu ideal kiloda olmalıyım olarak algılayıp hemen işe koyuluyor.

Şimdi belki bütün bunların DKZ ile ilgilisi ne diye geçireceksiniz. İlgisi şu;biliyorsunuz ki DKZ de diyet kelimesini tamamen kafamızdan attığımızı söylemiştik. Yani diyet yok, kısıtlamak yok, diyet olmadığına göre fazla kiloları kafaya takmak da yok :) Çünkü onlar kalıcı değiller ve geldikleri gibi giddiyorlarr..... :)

Bu yazımı burada noktalıyorum. Noktalarken de kafanıza herhangi birşey takılırsa lütfen bize sorun diyorum. :) Elimizden geldiğince,dilimiz döndüğünce açıklamaya çalışırız.

Son olarak buradan bir duyuru yapmak istiyorum. DKZ KARARLARI yazımızda sık tartılmamak gerektiğinden bahsetmiştik. Biz kendimiz için bir uygulama başlattık. 1,5 ayda bir tartılmaya karar verdik.. Yarın yani 15.11.2007 sabahı tartılacağız ve tartı sonuçlarımızı ve ulaşmak istediğimiz ideal kilolarımızı burada yazacağız. 31.12.2007 sabahına kadar da tartının yüzüne bile bakmaycağız ve o hayatımızda hiç yokmuş gibi davranacağız. Unutmayın tartı herr zaman doğruyu söylemez önemli olan sizin kendinizi nasıl hissettiğiniz.
Eğer bu tartı sürecinde bize katılmak isteyen arkadaslarımız varsa dkzkardesligi@gmail.com adresine yarın sabahki tartı kilolarını ve ideal kilolarını mail atsınlar isimleri ya da nickleri ile. Böylece bu küçük oyuna siz de katılırsınız ve DKZ Grubumuzun birlikteliği ve kaynaşması açısında da iyi bir adım olabilir.

Ne dersiniz siz de var mısınız?

Sevgiyle kalın....

12 Kasım 2007 Pazartesi

DKZ KARARLARI

Bizler,site sahibeleri olarak bazı kararlar aldık ve bunları sizlerle paylaşmak istedik.Umarız siz de bizlerle birlikte bu kararları uygularsınız.Aşağıda ki maddeleri okuduğunuz da bazıları size uçuk gelebilir ama biz bunların işe yarayacağına inanıyoruz.Hadi bakalım şimdi bunları görelim;





1)Kesinlikle diyetlerden bahsetmeyeceğiz.Çünkü diyetleren bahsetmek ister istemez beynimize bir şekilde diyet sinyalini gönderiyor ve kısıtlama mikrobunun yayılmasını hızlandırıyor. Kısıtlanacağını ve kıtlığın geleceğini sanan vücut hemen alarma geçiyor ve acilen depo yapmaya başlıyor.





2)DKZ yi tam anlamıyla uygulayacağız . Pes edip acıkmadan yemeyeceğiz ve doyduğumuzda ne olursa olsun yemeyi bırakacağız.(DKZ ye yeni başlayanlar için bir tavsiye vermek istiyoruz,hayır diyemedikleri yiyecekleri ilk başta yemesinler)





3)Kilodan yani fazla kilolardan bahsetmeyeceğiz.Bunun yerine olmak istediğimiz ideal kilodaymışız gibi konuşacağiz.(Bunun nedenini başka bir yazıda size anlatıcaz)





4)Tartılmayacağiz...Bizlerin herhangi bir ölçüm aletine ihtayacı yok.Zaten incelmeye başladığımız da çevremizde bulunan insanların iltifatlarını duyduğumuda yada giydiğimiz kıyafetlerin bollaştığını gördüğümüzde kilo verdiğimi anlıyacaz.





5)Bir önceki maddede tartılmayacağiz dedik ama tabii inceldiğimiz için insanlar kaç kilo olduğumuzu sorucaklar bilmiyorum dememek,cevap vermek için kilomuzu bilmemiz gerekiyor.Fakat en uzun vadede tartılıcağiz mesela biz 1,5-2 ayda bir dedik ama siz bu süreyi kendinize göre çıkartıp indirebilirsiniz.Ancak şunu da söylemek gerekir ki DKZ diyet mantığından uzaklaşmayı hedefleyen bir yöntem olduğu için burada tartılarla olan dostluğumuzu ve sık sık bir araya gelmemizi olabildiğince azaltmamız gerekiyor. Çünkü tartı kavramı insanı tamamen diyet psikolojisine sokan bir olgu. Bizim için asıl kıstas tartıdaki ağırlığımız değil vücut ölçülerimizdeki değşiklik olmalıdır. Mesela pantolonlardaki bollaşma, bel bölgesindeki incelmeler gibi...Çünkü vücudumuz su tutsa bile bu tartıya kilo artışı olarak yanısr ve bu da bizim başaramayacağımız psikolojisine kapılmamıza sebep olabilir. Çünkü DKZ sabır isteyen bir yöntemdir ve ŞOK diyetlerdeki gibi acil sonuçlar ermez. Bunların tam aksine yavaş ama kalıcı sonuçlarla karşılaşmamızı sağlar :) Adı üstünde Diyetsiz Kalıcı Zayıflama





6)Asla şişmanım,çok kiloloyum,ben kilo veremem diye düşünmeyeceğiz ve bu konuda moralimizi bozmayacağız.



7) Aceleci olmayacağız.. Unutmayın ki biz bu kiloları öyle 5-10 günde ya da 1 ayda almadık. Dolayısıyla bu kadar kısa sürede vermemiz de ne sağlığımız açısından ne de verilen kiloların kalıcı olmaları açısından iyi değildir. Burada amaç DKZ sistemini olabildiğince iyi kavrayabilmek ve bunu bir yaşam tarzı haline getirebilmek. Aksi taktirde bu şekilde kilo verip eski yeme alışkanlıklarımıza dönmek bizi eski halimize geri götürmekten başka bir işe yaramaz.

Evveetttt işte böyle arkadaslar.Artık tam gaz faaliyete geçmiş bulunmaktayız. Burada hepimiz bir arada diyet kelimesini aklıma getirmeden sağlıklı kalıcı ve diyetsiz olarak zayıflayacağız :)

7 Kasım 2007 Çarşamba

BENDEN DE KOCAMAN MERHABA:)

Herkese Merhaba Biz kimiz?Kim olduğumuzu Tuğbacım anlatmış gerçi... bizler, diyet kelimesini duyunca tüyleri diken diken olan,kalori hesabı yapmaktan sıkılan,diyet yapıcaz diye daha fazla kilo alan anlayacağınız sağlıklı ve zayıf olmak için yıllarca didinip duran diyet mağdurlarıyız.Mağdurlarıyız dedim çünkü özellikle ben çok çektim.Denemediğim hiç bir şey kalmadı galiba…Önce akupunktura gittim 12 kilo verdim daha fazla geri aldım,tamamen bitkisel hiçbir zararı yok dedikleri iğrenç mamalardan yedim(sakın denemeyin hem canınıza hem paranıza yazık)veremedim güya 1 ayda 8-9 kilo vericektim .Sonra bir diyetisyene gittim 13 kilo verdim sanırım ama ben de insanım daha fazla dayanamadım ve bıraktım hoop eski kilolarım geri geldi.Tabii aralarda yaptığım şok diyetleri unutmamak lazım.Sonuç ne ?Ben söyliyim koca bir HİÇ…Hem psikolojim bozuldu,hem kilolarıma yenilerini ekledim hem ekonomik olarak zarara uğradım.Sanırım benim gibi olan bir çok kişi vadır bunu biliyorum.Ama yıllardır hep düşünür dururdum yanlış bir şeyler var,ben diyet yapamıyorum ve kendi kendime sordum ee diyetsiz nasıl zayıflayacaksın?Mutlaka bir yolu olmalıydı ve bilgisayarımın başına oturdum ve google a”kalıcı zayıflama”diye yazdım ,açılan sayfanın sonlarına doğru bir başlık ilgimi çekti ZAYIFLAMA DİYETLERİ ÇÖPE girdim inceledim.DKZ ilgimi çekti ve Diyet Kardeşliği ile tanıştım.Ve orda Tubik le tanıştık ve çok iyi arkadaş olduk.Daha sonra seçille tanıştım.
Kısacası biz 3 arkadaş DKZ uyguluyoruz ve istedik ki sizlerle paylaşalım.Bu arada belki DKZ nin ne olduğunu bilmeyenler olabilir burdan anlatmaya çalışıcaz.
Sevgiler....:)

6 Kasım 2007 Salı

YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN MERHABA :)

Bu kadar uzun süre bekledikten sonra artık bir merhaba demenin zamanı gelmişti öyle değil mi? O halde öncelikle herkese merhaba… :)
İlk Olarak Sizlere neden böyle bir site kurmaya karar verdiğimizi anlatayım. Hikaye şöyle başlıyor…
Hayatım boyunca hiç çok zayıf biri olmadım; kardeşim , kuzenlerim , en yakın dostum incecikti hep;bense balık etli :) Bunun kesinlikle az tombik olanlara kibarlık yapmak için söylenen bir laf olduğunu düşünüyorum. Bu balık etli halden hiçbir zaman memnun olmamakla birlikte içine girdiğim zayıflama çabaları hep sonuçsuz kaldı.Pazartesi başlanan diyetler genelde Salı sabahı sona erdi ya da dişimi sıkıp katlandığımda sonunda kendimi normalde yiyeceğimden fazla diyet krizlerinin içinde buldum…Zaman zaman zayıflayıp istediğim kiloya yaklaşsam bile asla o noktaya varamadım. Bilemiyorum belki de çok kararlı davranmadım diyeceğim ama sanırım asıl olay vücudun ihtiyacı olanı kısıtlayarak bir sonuç elde edilemeyeceğine inanmamdı.
Evet ben hep buna inandım; yani sonuçta mantıklı olarak yaklaştığımızda bence bunun böyle olması imkansızdı.Ya da nereye kadar kısıtlayabilirdik.

Hep kendime sorular sordum;çevremdekileri gözlemledim. En basitinden kardeşimi ele alabilirim. İstediği her şeyi yer;hem de doyana kadar hatta oturup bir dünya çikolata yediğine bile şahitlik etmişliğim çoktur.Öte yandan eğer aç değilse önüne en sevdiği şeyi bile koysan yüzüne bakmaz. Bütün bunlara rağmen o yeme kapasitesi ile kendisi 36 bedendir :)
Hayatı boyunca hiçbir zaman kilo olayını kafasına dert ettiğini görmedim. Zaman zaman yurtta kaldığı için fazla kilo depolasa dahi (ki bu fazladan kastım en fazla 2-3 kilodur ) normal yeme düzenine geçtiği anda eski kilosuna döner ve bu çok kısa bir zamanda gerçekleşir.

Bütün bunları gözlemleyip içimde bir yerlerde beyin gücüyle kilo verilebileceğine inanıyordum. Bir gün kafamda bu düşüncelerle internette dolaşırken bir site ile karşılaştım. Diyet Kardeşliği. Bu bir forum sitesi idi ve kilo vermek isteyen arkadaşlar birbirlerini destekliyorlardı.Tamam işte dedim benim buna ihtiyacım var;kilo verebilmek için motivasyon önemlidir çünkü…Ve birilerinin sana inandığını bilmek,başarabileceğine dair sana destek olmaları …. Burada forumlar arasında dolaşırken DKZ Grubu diye bir başlıkla karşılaştım.

-Allah Allah ne ki bu şimdi? Açtım okumaya başladım..
-Hımmm neymiş açılımı..
-DKZ = DİYETSİZ KALICI ZAYIFLAMA …..
-Aaa böyle bir şey mi varmış? Nasıl yani?

Bu arada hayatıma duru79 girdi…Yani ARZUCUM :) Bana DKZ yi anlattı;nasıl uygulanacağını neler yapılması gerektiğini ve aslında ne kadar da kolay olduğunu…O gün bugündür başaracağıma olan inancımı kaybetmek üzere olduğumda,başka bir sıkıntım olup kendimi yemeğe vermek üzere olduğumda hep beni tuttu.Sen yaparsın,sen başarırsın diye…. Bir gün Arzu ile konuşurken DKZ ile ilgili bir blog açmaya karar verdik. Çünkü bu yöntem bize göre herkesin bilmesi gereken bir yöntemdi ve bu konuda kaynaklar çok kısıtlı idi…. Bu amaçla biz de DKZ yolculuğumuzda hem kendimiz incelmek için hem de sizlere bu yöntemin güzelliklerini gösterebilmek için bu sayfayı yapmaya karar verdik… Bu yola da Seçil,Arzu ve ben Tubikko (Tuğba) birlikte çıktık.
Bu sayede hem DKZ yöntemini uygulayan arkadaşlarımız burada bir araya gelebilecek hem de fazla kilolarından kurtulmak isteyen, diyet tuzaklarından bıkmış arkadaşlarımız bu yöntemi öğrenerek sıkılmadan,daralmadan kilo vermeye başlayacaklar…Üstelik de şunu yeme bunu yeme kısıtlaması olmadan,istediğimiz herşeyi yiyerek....

Birlikte başaracağımız bu yolculuğa hepiniz hoş geldiniz…..:)