7 Mart 2009 Cumartesi

BİRAZ DAHA AÇIKLARSAM..

Bir şeyler yazıyordum ama yazdıklarım artınca yeni bir başlıkta yazayım dedim. Bu sorularınıza belki biraz daha cevap olabilir.

Özet olarak söylediğim şeyi tekrar söylemek istiyorum: "Yiyeceklerden ne kadar tad almayı başarır, kendinizi lezzetlere ne kadar açarsanız o kadar doğaya ait bir parça olursunuz ve her şey kendiliğinden hallolur."

Yani aslında; kontrolsüz ve çok yemenize sebep olan ASIL şey ironik bir şekilde “çok yeme korkunuz”dur.

Bu korkuya sahip olup olmadığınızı da kendinizi basit bir teste tabi tutarak gayet rahat anlayabilirsiniz. Yerken yiyeceklerin tadını alarak yiyor musunuz? Yoksa daha önce diyetlerden öğrendiğiniz “olabildiğince tad almama”yı mı uygulamaya çalışıyorsunuz? Yiyeceklerden korkuyor musunuz yani? Yemek yerken tadları damağınıza yaya yaya yiyemiyor musunuz, bunu yapmaktan çekiniyor ve hatta yapamıyor musunuz? Buna alışmışsanız inanın sofrada lezzet almak size zor gelecektir. Bunu yapmaya ne kadar korkuyorsanız, yemeklerden ve çok yemekten de o kadar korkuyorsunuz demektir. Ve de yiyeceklerin tadlarını almayı ne kadar başaramıyorsanız, o kadar gerçeklerle değil, kafanızdaki düşüncelerle yiyorsunuz demektir.

Oysa gerçekte; bir yiyeceğin tadını ne kadar alabilirseniz asıl doymayanın gözünüz olduğunu anlarsınız. Yani, bedeninizi ne kadar serbest bırakıp tüm lezzetleri ve tadları almasına izin verir, tüm tad hatta koku duyularınızı, algılarınızı korkmadan açarsanız onun da doyduğunu göreceksiniz. Doymayı ancak bu şekilde öğrenebilirsiniz. Kısacası bedeninizle birlik olacaksınız, rahatlayacaksınız, size yeten ve isteyip ihtiyaç duyduğunuz miktarları keşfedeceksiniz, dilediğiniz tüm lezzetlerin tadını çıkarıp haz alacaksınız, yiyeceklerle barışacak ve korkularınızdan kurtulacaksınız. Yani tekrar doğaya ait olacaksınız.

Başlarda yiyeceklerin tadlarını almak size zor ve korkutucu gelebilir. Ama işte denedikçe, keşfettikçe ve gerçeği öğrendikçe daha çok güven duymaya başlayacaksınız. Karşılıklı bir güven oluşturacaksınız yani, siz bedeninize güveneceksiniz, o da size güvenecek. Kısa bir özet olarak bu şekilde. Yine aklınıza takılan çok şey olacak eminim (kendimden de biliyorum). Ama düşünerek ve bilinçli bir şekilde hepsinin üstesinden gelebilirsiniz. Burada da paylaşarak çözüm bulabiliriz. Çünkü emin olun takılınan noktalar genelde hepimizde ortak olan şeyler oluyor.

9 Comments:

Adsız said...

Ben bir de yanlış anlaşılmalara sebep vermemek için bu uygulamada asıl ne yapacağınızı da yazmak istedim. Neyi neden ve de nasıl yapacağınızı bilmeye ihtiyacınız var sanırım.

Tetka mesela '"yiyerek zayıflanmaz" diyerek aklımın bir köşesi beni zorluyor.' demişsin. Şöyle ki; beslenme duyumları olmadan bol kepçe yiyerek tabiki zayıflanmaz. Ama burada sizin yapmaya çalıştığınız şey beslenme duyumlarınızı harekete geçirmek.

Ve beslenme duyumlarını harekete geçirmek demek=

bedeninizin neye ve ne kadara ihtiyacı olduğunu anlamak ve öğrenmek demektir.

Bunun da ne demek olduğu sanırım açık. Bedeniniz bir organizma ve siz onu ihtiyacı olduğu gerekli şeylerle besliyorsunuz. Bunlar da gerek vitaminler, mineraller, karbonhidrat, protein, enerji ve yağlar gibi temel taşlar.

Bunu yapabildiğiniz sürece kilo vermeniz mümkündür.

Yanlız, bu öğrenme sürecinde bazı zorluklar oluyor. Herhangi bir sebepten doğan ama temel olarak adını koyduğum "çok yersem" korkusu. Amacınıza ulaşmak için bu korkuyu yenmelisiniz. Bu korku kıtlığa sebep olan korkudur.

Bu korku yenildiğinde bedeninizin size söylediklerini 'dinleyip anlayabiliyor' ve 'yapabiliyor'hale geliyorsunuz.

Toparlarsam; 'Kıtlık olmasın diye istediğimden istediğim kadar yiyeyim' değil amaç. Asıl önemli olan bedeninizle bağlantı kurabilmeniz. Bazen çok aç olup birçok şey yiyebiliyorsunuz. Ama bazen de 1-2 lokma yetebiliyor.

Bununla demek istediğim; örneğin bedeniniz daha önceden beyninize kaydetmiş olduğunuz '3 miktar' değil ama '2 miktar' ile tatmin oluyor. Eğer kontrolü ona bırakmazsanız siz kendi beyninize işlediğiniz o 3miktarı yersiniz. Ama başta da dediğim gibi, burda beyninize kaydettiğiniz yanlış bilgileri doğrularla değiştirmek amacımız. Önemli olan nokta izin verin miktarı size bedeniniz söylesin.

'Doydum' diye bedenimizi kandırarak değil, deneyimleyerek, gerçekleri yaşayarak. Bunun da işte bir yolu tüm tadları olabildiğince alarak yemektir. Ve gerçekten bizi tatmin eden miktarları yakalayıp onlara uymayı başarabilmektir.

Bu miktarlara uymaya çalışırken de biraz kafalar karışabiliyor. Düşünerek, fark etmeye çalışarak biliçli olarak bunu gitgide daha iyi yapabilirsiniz. Bu da tecrübe kazanmakla alakalı.

Burda bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim. Bu yolda ilerlerken bazen de her şey normal olduğu halde öncekinden daha çok yiyormuş gibi gelebiliyor. Oysa bilinçlice düşünüldüğünde daha önce yediklerinizden (bahanelerle yenilen abur cuburlar ve kontrolsüz yenen miktarlar..) bu uygulamaya başlamadan önceki yediklerinizden daha az yediğinizi fark edebilirsiniz.

Bir diğer şey de, herhangi bir şeyi çok yemiş olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. (Ki genelde bu şişmanlattığına inandığımız besinler oluyor)Oysa önceki zamanları düşününce, belki o şişmanlattığını düşündüğünüz besinden daha az yemiştiniz bu tamam. Peki sonra?? Onun üstüne başka başka (daha az kalorili belki ama çok çok) şeyler yemiştiniz. Şimdiki fark ise, belki ondan daha fazla yediniz ama üstüne başka bir şey yeme ihtiyacı duymuyorsunuz. Yani bedeniniz ihtiyacı kadar olanı aldı aslında. Bu da bu uygulamanın en güzel farklarından biri işte.

Adsız said...

Başlarda yaptığımı sanıyordum hatta 4 kg verdiğimi söylemiştim. Amam şimdi korkuyorum yapamıyormuyum sanıyorum, bazen fazla kaçırdıklarım oluyor. Bu korkuyla da yaşanmaz ki değil mi?

şeriban said...

daha yolun başındayım.ama yaşadığım güzel bir şeyi yazmak istedim
bugün sabah, dedim; madem uzun süre bu kiloyla yaşayacağım, ki; malesef ben zayıflayacağıma inanamıyorum.bugün kendime kıyafet alayım.50 beden bir etek aldım.ağlamamak için kendimi zor tutarak mağazadan çıktım.bluz almaya ne moralim yetti ne zamanım.
ve eve geldim 4 gün önce olsam eve gelmeden markete uğrayıp bolca bir abur cubur alırdım hani üzgünüm ya üzüntümü yaşamalıydım .oysa öyle olmadı zira aç değildim henüz.acıkınca yemeye gerçekte kabullenmek bumudur bilmiyorum ama gerçekten moralimin bozukluğu benim yemeğe itmedi.o kadar yapbozum varki geçmişte acaba dkz de bunlar gibi mi olacak diye çok korkuyorum.zira çarşıdayken yoksa dedim kendikendime önce diyet yapıp sonra mı dkz,ye başlasam.böyle gelgitler yaşıyor ve korkuyorum.vazgeçer miyim yada kilo alırmıyım vs.vs.
hatta dkz yi konuşmasam mı? dkz de olduğum unutarak mı dkz ye uysam? kendime bile haber vermesem mi? şu anda bu siteye girmek yada bunları yazmak beni dkz yapabiliyormuyum stresine sokar mı? gibi ciddi teredütlerim var.ihtiyacım olan şeyse zaman artık diyet yapmaktan da aslında çok uzaklaştım.4 günde diyetin anlamsız olduğunu idrak etsemde içimde susturamadığım ses bana
-böyle de şişman kalacaksın kızım diyo.
gerçi bende ona
-iyide sende bir zayıflayıpta karşıma geçip 1 sene aynı kiloda sabredemedin diyorum.seste beni:
-o zaman hazır iştahın azalmışken az ye diye uyarıyor
ama ben bununda bana karşı komplo olduğunu biliyorum ama ses işte bu düğmesi yokki kapatasın......
















.

Adsız said...

şeriban arkadaşa katılıyorum. İlk günlerde bu işi okudum ve uygulamaya başladım. O kadar çok okudum ki bu siteleri arık sıkılmaya başlamıştım. Anladığım kadarıyla yapmaya başladım gayet güzel gidiyordu ve ben ne düşündüm biliyormusun bu kadar çok okuyarak kafamı karıştırdığımı düşünmüştüm. Ve süre okumayı bıraktım. Şimdi sadece yeni yazılanları okuyorum. Bu arada benim adım hacer, son günlerde adsız olarak yazan hep benim:))

Adsız said...

Adsız meraba,

Kilo verdiğini görmek bazen telaşa neden olabilir şöyle ki; "kilo vermişim daha da vermeliyim o zaman daha az yiyeyim" diye bir şeytan üçlüsü girer ve buna neden olur. Oysa kısıtlama yapmak yoktu öyle değil mi??

Ve şeriban, bu yazdıkların beyninin zayıflamayacağına dair düşünceleri. Zayıflayacağına inan, beynine de işle bunu çünkü bunun olmaması için gerçekten HİÇBİR sebep yok. Yapabilirsin. Moralin bozuk olduğunda yemek yediğini fark etmişsin bu da nelerin seni aç olmadığın hatta belki canın bile istemediği halde yemeğe ittiğini bulmanda bir adım.

Çünkü; yemek yemek insanı rahatlatan bir eylemdir. Sorunlar karşısında veya moralimiz bozuk olduğunda yemek yememiz de işte bu yüzdendir aslında; rahatlamak, üzülmek yerine zevk almak. Bunun böyle olduğunu bilmek size yeni bir bakış açısı kazandırır ve yemek yemek yerine, sorunlara çözüm bulmaya çalışırsınız.

Ozan Tunçer kitaplarında bir kısır döngüden bahseder: kilo almak moral bozar, moral düzeltmek için yemek yenilir ve tekrar moral bozulur ve böylece kuyuların gitgide dibine inilir.

Moral ve motivasyon çok önemli tabi. Beyninize zayıf olacağınızı işleyin. Bir şekilde yapın bunu. İsterseniz her gün "zayıflayabilirim" diye kağıtlara yazın. Çünkü bazen beynimize bunu işlememiz gerekebiliyor.

Adsız said...

Hacer meraba tekrar :) İletin uzak kalmış bu yüzden görememişim. Yorumunu yayınlarken Adı/URL adlı seçeneğe tıklayıp rumuzunu oraya yazabilirsin.

Adsız said...

bazen kafayı çalıştırmak gerekiyor herhalde:))

Adsız said...

aslında kafama takmamaya çalışıyorum ama kilo vermem durdu benim 4 kg verdim orada kaldım. Ne yapmam lazım ki..

caimileeakins said...

The Sports Bar at The Sports Bar at The Sports Bar at The Sports Bar at
› › Sports Bar › 보령 출장안마 At Sports Bar at The Sports Bar 세종특별자치 출장샵 at The Sports Bar at The Sports Bar at The 안성 출장안마 Sports Bar at The Sports Bar at The 광주 출장안마 Sports Bar 안성 출장샵 at The