23 Mart 2008 Pazar

Zorluklar ve Başarı

Eveeet.. Herkese merhabalar.. Ben birkaç şey söylemek istiyorum. Dkz hakkında, karşılaşılan şeyler hakkında. Öncelikle şunu söylemeliyim ki dkz gerçekten kalıcı zayıflama sunuyor ve diyet yaparken düştüğümüz hastalıklara izin vermiyor. Sağlık ve huzur da getiriyor diyebilirim ve kafamızı yemek düşüncelerinden arındırıp bir anlamda hayatımızı yaşamamızı sağlıyor.

Daha önce de dediğim gibi benim dkzyi anlatmam zor bunu öğreneceğiniz tek kaynak Ozan Tunçer'in kitapları. Hangisi derseniz "Zayıflamak" adlı olanı takip edebilirsiniz derim. Benim söyleyeceğim şeyler ise dkzyi anlayıp uygulamanın öyle göründüğü kadar kolay olmadığı. Gerçek anlamda bir çaba göstermeniz gerek ama bu çaba kesinlikle ve kesinlikle "az yiyeyim" ya da "şunu yemeyim" diyerek değil. Ben bunu uygulamak için çok zaman ve emek verdim ama hiçbir zaman "Bu yöntem işe yaramıyor" demedim. Hep nerde hata yaptığımı bulmaya çalıştım ve gerektiğinde tekrar tekrar başa dönmüş buldum kendimi. Ama sonunda hep yaptığım hatayı yakaladım.

Şimdi benim size tavsiyem kitapta yazılan adımları cesaret ederek teker teker uygulamanız. Ve o basamağı gerçekten anlayıp başardıysanız ve kendinizi ilerlemek için hazır hissediyorsanız diğer basamağa geçmeniz. Bana neler zor gelmişti tek tek hatırladığım kadarıyla yazayım. İlk önce acıkmayı beklemek.. Bu çok zor gelmişti. Vücudum sanki onu tekrar kandırıp, aç bırakacağımdan korkuyordu. Ve sonra acıkınca doymak.. Bu da öyle sanıldığı kadar kolay değil. Bir kez acıkmayı beklemeyi başardınız mı ve artık beklemek sizi korkutmuyor hale geldi mi bu sefer bedeninizi doyuracağınızı ona göstermelisiniz. Burda kesinlikle yasak besin serbest besin kavramı olmadan, kısıtlamaları kafanızdan gerçek anlamıyla atmanız gerekecek. Bunlar zaman içinde olacak şeyler, artık kıtlığı bitirdiğinize, bolluğu getirdiğinize ve her acıktığında doyacağına bedeniniz size inanmalı ve güvenmeli. Bunu sağlayabilmeniz aslında bu işin kilit noktasını oluşturuyor diyebilirim.

Ben bu adımları geçtikten sonra da yanılgılara düştüm. Mesela daha da iyisini yapabilirim deyip kilo aldırdığına inandığım şeyleri bazen farkında olmayarak yasakladım. Bu bir anlamda kıtlık sinyalidir ve vücudun alarma geçmemesi mümkün değildir. Bir besini yasaklarsanız bir zaman sonra kendinizi o besine saldırırken bulursanız hiç şaşırmayın.. Bir diğer hatam da sofradan gerçekten doyarak değil "doymuş gibi yaparak" kalkmamdı. Bedeninizi kandırabilceğinizi düşünmüyorsunuz heralde?

İşte bolluk alt yapısını oluşturduğunuzda artık biraz daha ilerdesiniz demektir. Bu aşamada bazen acıkmadan yediğinizi fark edip, "Aslında bekleyebilirdim", "Aslında doymuştum, daha az yiyebilirdim" gibi cümleler de kurmaya başladıysanız baya ilerlemişsiniz demektir. Ama malesef yolun bundan sonrasında da zorluklar var.. (Evet malesef çok kolay değil..Biraz çaba..) Bundan sonra motivasyon düşüklüğü en büyük düşmanınız. Sabır gerekiyor, sonuç almak için önce uygulamak gerekiyor. Burda olmadığını görüp moralinizin bozulması biraz doğal. Burda ben "Beklemenin mucizesi"ni gördüm. İnat edip beklerseniz acıkmanızı, yani motivasyon düşüklüğü yaşayıp "Olmuyor nasılsa" deyip acıkmadığınız halde yemek yiyerek değil, beklerseniz ve yavaş yavaş da (artık doygunluk veren miktarları az çok biliyorsunuz, onlara uyarsanız..) sonuç almaya başlayacaksınız. Ve sonuç aldıktan sonra zaten her şey hızlanıyor. Acıkmadığınız zaman yemek yiyemiyor hale geliyorsunuz.

Burda asıl önemli olan ne kadar istediğiniz. İncelmeyi ne kadar istiyorsunuz? Çok istemeniz size zorluklarla mücadele edebilme gücü sağlıyor. Yani işte böyle... Ve benim bir tavsiyem de; doymaya uyabilme süreci en zorlayıcı olanı heralde burda motivasyonunuzu yüksek tutmanız için size sporu önerebilirim. Ama spor "yediklerimi yakayım" diyerek değil elbet (tabi herkes için uygun da olmayabilir ama sevenler ve iyi geldiğine inananlar için), vücudu daha sağlıklı tutuyor ve gelişmeleri biraz hızlandırıyor.

Dkzde son nokta; artık öğün saatleriniz kafanızda saatleri biraz oynak şekilde belirlenmiş, canınızın çektiğini abartmadan yiyebildiğiniz ve zevk aldığınız bir nokta. Zayıflamak için gerçekten az yemeniz gerekiyor ama diyetten farkı "az yiyeyim" asla yok, "bu kadarla doyarım" var.

Son olarak; işte dkznin zorlukları bunlar. Eskiden kalma alışkanlıklarınızla mücadele ediyorsunuz ve yeni bir şey öğrenip oturtmaya çalışıyorsunuz. Tabiki kolay değil. Ama pes etmeden bu öğrenme sürecinde var olmak ve kendinizde o gücü bulmak sizin elinizde.

6 Mart 2008 Perşembe

Düşebileceğimiz en Büyük Yanılgı

Sizlerle üstünde birkaç gündür düşündüğüm ve kendim düştüğüm bir yanılgıyı paylaşmak istedim.. Tahmin edebileceğiniz gibi: kısıtlama.. Bu öyle bir mikrop ki kısıtlamadan kilo verebileceğimize inanamıyoruz adeta.. Ozan Tunçer'in "Zayıflamak" adlı kitabını bir kez daha gözden geçirdim ve düştüğüm yanılgıyı anında yakaladım.
Öncelikle bu işle ilgileniyorsanız o kitabı mutlaka okumalısınız bence. Çünkü bu olayı 'tam anlamıyla' o kitaptan öğreneceksiniz. Bizler burda küçük farklar yaratabilir ve destek olabiliriz sadece. Gerçek anlamıyla ordan öğrenip anlayabilirsiniz.
Şimdi düştüğüm yanılgıyı söyleyeceğim ve belki bu sizler için de bir uyarı niteliği taşıyıp yol gösterici olabilir. Ben bildiğiniz gibi bir-iki kilo verdim ama bu hafta sonunda kötü bir şey oldu. Bir öğünü fazla kaçırdığımı düşündüm ve arkasından panik oldum (nasıl olduğunu tahmin edersiniz..) ve işte burda biraz ipler koptu. Çünkü telaş edip "Aman az yemeliyim" diyerek kısıtlamaları bulaştırmıştım.. Böyle yapınca her şey alt-üst oldu ve öncekinden de çok yedim çünkü mekanizmaları kendim kontrol etmek istemiştim, bir anlamda organizmamı kıtlığa boğdum ve onu savaşmaya zorladım. Sadece yemek yemeyi etkilemiyor bu, hayatınızın her saniyesi bununla boğuşmakla geçiyor.. Bir anlamda hayatı yaşayamıyorsunuz.
İşte kitabı tekrar gözden geçirince bir şey yakaladım: acıkınca karnınızı doyurmaya söz vermelisiniz. Aslında bu işin anahtarı işte burda. Bunu bedeninize yaşatarak, acıktığınızda onu sevdiği ve canı istediği besinlerle besleyerek gerçek anlamda doyurursanız ve bir daha asla "Az yiyeyim şimdi" cümlesini kurmazsanız, direnmekten vazgeçecek, fazlalıklardan kendi kurtulmak isteyecek, kendisi size az yemek istediğini söyleyecek ve sizin de tek işiniz bunlara uymaya çalışmak olacak. Ama kesinlikle bu dışarıdan bir dayatma olmayacak, siz ve bedeniniz birlik ve beraberlik içinde zevkle ve huzurla kilo vereceksiniz. Ve bence en önemlisi; hayat güzel, huzurlu ve yaşanabilir hale gelecek.. Bana kalırsa burdaki tartılma günlerine takılmayın, her ay tartılıp kilonuzu belirtmenize gerek yok bence. Hatta ve hatta bunu iyice anlayıp uygulayabilir hale gelinceye kadar hiç tartılmayın. Bu kontrol mekanizmalarını ele geçirmek tartının söylediğinden çok daha önemli. Kaldı ki tartı aleti "Eyvah kilo vermem gerek!" gibi telaşlara neden olabilir. Bunu iyice oturtana kadar tartı aletini unutun gitsin.
Dediğim gibi hepimizin yapmaya uğraştığı şeyin kilit noktası aslında burda. Ne olursa olsun hiçbir koşulda kısıtlama yapmayın. Ozan Beyin dediği gibi şişmanlatan besin yoktur. Kıtlığı geri göndermek bu işin asıl anahtarıdır..

3 Mart 2008 Pazartesi

4. TARTI ZAMANI




Merhaba arkadaşlar !

01.03.2008 diye kararlaştırdığımız 4. tartı gününde yine burdayız sonuçlar nasıl cok merak ediyorum umarım hersey yolundadır,benım bu ay cok ciddi bir değişiklik yok ,ama almamış olmamda cok güzel;) umarım sızlerın daha ıyıdır ben herkesın kılolarını buraya yazacagım ,once ,tartılmayıı unutanlarrrr ?????
hadi herkezz tarılmaya ??