31 Aralık 2007 Pazartesi

2.TARTI ZAMANI

Herkesin bildiği gibi 15 Kasım da tartıldık ve 31 aralıka kadar tartılmayacaz diye söz vermiştik.Ve o gün nihayetinde geldi çattı...Bizler bugün heyecanla tartıldık.peki ya sizler tartıldınız mı?Hadi bakalım herkes rahatlıkla bugün tartılsın:))Kilolarını bizlerle paylaşmak isteyen arkadaslar bizlere dkzkardesligi@gmail.com adresinden mail atabilir.

Veee 3.tartı zamanı 1 şubat.....Bugün tartıldıkta sonra 1 şubata kadar tartılmayacaz...

Bugün 2007 nin son günü...Dkzgrubu olarak herkesin yeni yılını en içten dileklerimizle kutluyoruz.Umarız 2008 sevdiklerinizle,mutlu,sağlıklı,başarılı,paralı bir yıl olur.

Şimdi aşağıda bugünkü tartı sonuçlarımızı veriyorum.Dediğim gibi katılmak isteyenler geç kalmadı hala bize ulaşabilirsiniz :)


Arzu: Başlangıç:88 Şu An:85 İdeal Kilo:60

Seçil : Başlangıç:71,2 Şu An:72,3 İdeal Kilosu: 60

Tubikko :Başlangıç: 67 Şu An:67,5 İdeal Kilosu: 57

Bıcır : Başlangıç:77,5 Şu An:79 İdeal Kilosu : 56

Biyonik Kedi : Başlangıç:68,3 Şu An:69,7 İdeal Kilosu : 60


58li : Başlangıç: 71,5 Şu An: 70 İdeal Kilosu:64

Burchak: Başlangıç: 71 Şu an:70 İdeal Kilosu :55

Fato04: Başlangıç:82 Şu an:80,2 İdeal Kilosu: 58

Zümrüt:Başlangıç:59 Şu An:58 İdeal Kilosu: 52

Virago: Başlangıç: 75 Şu An: 72 İdeal Kilosu:60

Ays_as : Başlangıç: 56,5 İdeal Kilosu: 50

Arıpetek : Başlangıç: 60 İdeal Kilosu: 52

Reyhan:Başlangıç:96,6 İdela kilo:55

Jealousx: Başlangıç:78 İdeal Kilo:57

28 Aralık 2007 Cuma

NERDE YANLIŞ YAPIYORUZ?

Ülkemizde ve tüm dünya da popüler olan bir kitap var herkes ondan bahsediyor.. SIR...The secret...Yani çekim yasası..Benimde ilgilendiğim bir konu ama nedense kitabı alıp okumak bir türlü kısmet olmadı.Hatta bu kitabın dvd si bile var..Bazı okuyanlar bu kitap için "saçmalık "deseler de çoğu insan "muhteşem bir kitap mutaka okumanızı tavsiye ederim diyor"
Dün bu kitap hakkında nette dolaşırken bir kaç site ve blogda aşağıda paylaştığım yazıyı okudum.Sanırım kitaptan alıntı yapılmış yazıyı okuyunca neden bukadar yavaş kilo verdiğimizi ya da veremediğimizi anladım.Çünkü kafaya takıyoruz...Sürekli kafamızın içinde şu kadar zamanda kaç kilo veririm?Yok ben kilo veremiyorum acaba nerde yanlışlık yapıyorum?gibi bir sürü tilki dolaşıyor.Şİmdi nedemek istediğimi bu yazıyı sizlerle paylaşınca daha iyi anlıyacaksınız.

Bedeniniz ve “Sır”

Gelin, Yaratım Sürecini, kendisini şişman hisseden ya da kilo vermek isteyen insanlar için kullanmayı deneyelim.

Bilinmesi gereken ilk şey, kendinizi kilo vermeye odaklarsanız, daha fazla kilo vermenizi engeller, bunu kendinizden uzaklaştırırsınız, bu yüzden “kilo verme konusunu” kafanızdan uzaklaştırın. Diyet programlarının asıl işe yaramamasının asıl sebebi budur. Kilo vermeye odaklandığınız için, kilo verme konusunu sürekli kendinizden uzaklaştırır durursunuz.

İkinci bilmeniz gereken ise, fazla kilolu olma durumunun da sizin düşünceleriniz aracılıyla yaratılmış olduğudur. Daha temel terimlerle anlatmak gerekirse de, bir insan şişmansa,o bunu fark etse de etmese de şişmanlığı “şişmanlığa dair” çok fazla düşünmesinden ileri gelmektedir.”Formda olmayı” düşünen biri, şişman olamaz. Aksi,çekim yasasına karşı çıkmak olur.

Bazı insanlar tiroitlerinin az çalıştığını, ağır bir mekanizmaya sahip olduklarını, ya da vücut biçimlerinin genetik yapılarından geldiği söyleseler de, bütün bunlar “ şişmanlık düşünceleri’ne” sahip olmak için birer kılıftır. Bu bahanelerden herhangi birinin size uygun olduğunu kabul ediyor ve buna inanıyorsanız, bu sizin için bir yaşantıya dönüşmüş demektir, böylece siz fazla kilolu olma durumunu kendinize çekmeye devam edersiniz.

İki kızım var; onları doğurduktan sonra, kilolu kalmıştım. Bunun doğum yaptıktan sonra kilo vermenin zorluğu, ikinci bebekten sonra ise daha da zorlaştığı konusunda okuyup dinlediğim mesajlardan kaynaklandığını biliyordum. “şişmanlıkla ilgili düşüncelerim” yüzünden kiloları kendime ben çağırmıştım ve yaşantımda bir deneyime dönüşmüşlerdi. Gerçekten “şişmiştim” ve ne kadar çok “şiştiğimi fark ettikçe, daha çok “şişme” koşulunu kendime çekiyordum. Ufak tefek bir yapım olmasına rağmen, 75 kiloydum. Bunun sebebi ise, “şişmanlık düşüncelerine” sahip olmamdı.

İnsanların kilo konusunda sahip oldukları en yaygın düşünce, ki ben de buna inanıyordum, kilo almanın sorumlularının yiyecekler olduğudur.Bu işinize yaramayan inanıştır, hele benim şu an ki bakış açıma göre, zırvalamanın dik alasıdır! Yiyecekler alınan kilolardan sorumlu değillerdir. Yiyecekleri kilolardan sorumlu tutan düşüncenizdir, yiyeceklerin kilo almanıza sebep olmalarını sağlayan.Unutmayın, düşünceler her şeyin başlıca nedenleri, geri kalan ise, o düşüncelerin etkileriydi. Aklınızdan mükemmel düşünceler geçirirseniz, sonuç mükemmel bir vücut ağırlığı olacaktır.

Bütün bu sınırlayıcı düşünceleri kafanızdan atın.Siz yapabileceklerini düşünmediğiniz taktirde, yiyecekler kilo almanıza neden olamazlar.
Muhtemelen, at gibi yiyip hala zayıf kalan birilerini tanıyorsunuzdur. Bu insanlar büyük bir gururla;”Ne istersem yiyebiliyorum ve kilom hep aynı mükemmellikte kalıyor” diye ilan ederler;çünkü,Evren’in “Cin”i; “Dileğin benim için emirdir” der.

Sizin için mükemmel kiloyu ve bedeni kendinize çekmek için Yaratım Süreci’nin üç adımını kullanın:

1.Adım : İsteme

Kaç kilo olmak istediğiniz konusunda net olun.Beyninizde,sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz o kiloya ulaştığınızda,bedeninizin görüntüsüne dair bir imge oluşturun. Mükemmel kilonuzda olduğunuzda çekilmiş resimleriniz varsa,onlara sık sık bakın. Böyle resimleriniz yoksa,sahip olmak istediğiniz gibi bir vücudun resimlerine de bakabilirsiniz.

2.Adım : İnanmak

Mükemmel kiloya ulaşacağınıza inanmalı ve zaten o kiloda olduğunuzu düşünmelisiniz. Bunu imgeleyip,öyleymiş gibi davranmalı, inanıyormuş gibi yapmalısınız.Kendinizi bu mükemmel kiloya dair dileğinizi gerçekleştirirken görmelisiniz.
Sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz bu kiloyu bir kağıda yazarak, tartınızın üzerine yapıştırmalı, ya da hiç tartılmamalısınız. Düşünceleriniz,sözleriniz ve davranışlarınız, isteğinizle çelişmesin. Aktif kilonuza uygun giysiler satın almayın. İleride satın alacağınız kıyafetler olduğuna inanıp, onlara odaklanın.Mükemmel kiloya ulaşmak,Evren’,in kataloğundan bir şey sipariş etmek gibidir. Kataloğa bakın,mükemmel kiloyu seçin, siparişinizi verin ve size teslim edilsin.

Mükemmel vücut ağırlığına sahip olduğunu düşündüğünüz insanları araştırıp, onları takdir etmeyi ve içte içe övmeyi hedefiniz yapın. Onlara dair bilgi edinip, hayranlık duyarak, buna ilişkin duygular beslediğinizde, mükemmel kiloyu kendinize çağırırsınız. Fazla kilolu insanlar gördüğünüzde onları incelemeyin ve zihninizi hemen, sahip olduğunuz mükemmel vücut görüntünüze kaydırarak bunu hissedin.

3.Adım : Almak

Kendinizi iyi hissetmelisiniz. Kendinizden memnun olmalısınız.Bu önemli çünkü,içinde bulunduğunuz anda sahip olduğunuz bedenden dolayı kendinizi kötü hissedersiniz, mükemmel kilonuzu kendinize çekemezsiniz. Bedeninizden dolayı mutsuzsanız, bu etkili bir duygudur ve bedeninizden mutsuz olmayı çekmeye devam etmenize sebep olur.Bedeninize karşı eleştirel olduğunuz ve ona kusur bulduğunuz taktirde, daha fazla kiloyu bedeninize çekersiniz. Bedeninizin her santimetrekaresini övün ve kutsayın. Sahip olduğunuz mükemmellikleri düşünün. Kendinize dair kusursuzlukları düşündükçe, kendinizden hoşnut olacak, mükemmel kilonuzun frekansını yakalayacak ve kusursuzluğu çağıracaksınız.

Wallace Wattles, kitaplarından birinde yemek yemeğe dair harika bir ipucunu bizimle paylaşıyor ve yemek yerken, bütünüyle yiyeceği çiğneme deneyimine odaklandığımızdan emin olmamızı tavsiye ediyor.Aklınız yaptığınız işe verin ve besini yeme deneyimini duyumsarken, aklınızın başka şeylere kaymasına izin vermeyin.O an bedeninizin içinde varolun ve besini ağzınızın içinde çiğneyip yutarken duyumsadıklarınızın keyfini çıkarın. Bunu gelecek sefer bir şey yerken deneyin. Yemek yerken, bunu o an tüm varlığınızla yaşadığınızda, yemeğin lezzetine son derece yoğun ve olağanüstü bir biçimde duyumsarsınız, zihninizin başka yöne akmasına izin verdiğinizde ise,yemeğin tadı neredeyse yok olur. Yiyeceklerimizi, yeme deneyiminin keyfine tamamen odaklanmış olarak şimdiki zaman kipinde yiyebilirsek, aldığımız besinin bedenimizin içinde mükemmel bir biçimde sindirileceğine ve bedenimizin bundan alacağı sonucun kusursuzluk olması gerektiğine ben de inanıyorum.

Benim kendi kilolarıma dair hikayem böyle, 52,7 kg olan şu anki kiloma ulaşmamla ve ne yersem yiyeyim aynı kiloda kalmamla sonuçlandı.Bu yüzden siz de kendi mükemmel kilonuza odaklanmakta gecikmeyin!
UMARIM BUNLARI OKUYAN HERKES İSTEDİĞİ SONUCA ULAŞTIRIR KENDİNİ..


ALINTIDIR....

24 Aralık 2007 Pazartesi

Bayram Dönüşü

Merhaba Arkadaslar,

Umarım herkes iyi bir bayram geçirmiştir... Benim için yorucu ve hasta edici bir bayram olsa da çabucak geçip gitti....Umarım sizin için de iyi geçmiştir...

DKZ nasıl gidiyor bakalım hanımlar :) Şimdi bayramda ister istemez biraz fazla kaçırmalar olmuştur, tok olsak da ikram edilen ev yapımı baklavalara ya da bayram tatlılarına hayır diyemedik dediğinizi de duyar gibiyim :) Eee hepimiz yaptık bunu :) Her ne kadar acıkmadan yemeye özen göstersem de Adana'da günlük düzenimden uzaklaştığım için ve ordaki yeme düzenine ayak uydurmak zorunda kaldığım için çok acıkmadan da yemek yediğimiz oldu. Ama bu sefer de sık sık yemek yiyeceğimizi bildiğim için iyice doymadan kalktım sofradan. Böylelikle bir sonraki yemek faslına kadar acıkma fırsatı yarattım kendime.Dönüşte tartılmadım tabi ki ama sanki böyle hafiften göbek çıktı yine ama olsun diyorum ve hiç dert etmiyorum.Çünkü en son gelen kilo her zaman ilk önce gidiyor ve ben bu fazlalığın geçici olduğunu bildiğim için de gönlüm rahat. Şimdi evime geri döndüm ve bir hafta içinde eski düzenimize döneceğiz ve bu misafirliğe gelen küçük göbek çıkıntısı da geri dönecek :)

PEki siz neler yaptınız bayramda? Kendinizi nasıl hissettiniz,DKZ ile uyumunuz nasıldı? Fazla kaçırdım diye vicdan azabı yaşadınız mı yoksa kendinize inandığınız için suçluluk duygusunun s sini bile hissetmediniz mi ? Hadi yazın yorumlarını kardeşlerim.Tartı Günümüze tam bir hafta kalmışken siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz???

18 Aralık 2007 Salı

KİMSENİN OLUMSUZ ETKİSİNDE KALMAMAYI ÖĞRENMEK...

DKZ nin ne olduğunu keşfettiğimden bu yana diyet kelimesinden ciddi derecede nefret ettiğimi farkettim.Hoş ben zaten kendisini pek sevmezdim ama en azından ona elimizin mahkumn olduğunu düşünüyorduk hepimiz öyle değil mi? Şimdi ise artık her istediğimizi yiyerek incelmenin keyfini yaşıyoruz. DKZ uygulamaya başladığımdan beri insanların kilo vermek konusunda söylediği saçmalıklara kulaklarımı tıkamayı öğrendim fakat zaman zaman öyle çok sinirleniyorum ki... Size geçen Pazar başımdan geçen bir olayı anlatayım;
Cumartesi günü bayram alışverişine çıktık ve orada çok hoşuma giden kırmızılı kareli kısa bir kaban aldım.40 bedenin kalıbı dar geldiği için 42 bedeni aldım ben ama çok bol olmadı tabi ki zaten sevmiyorum artık öyle bol şeyleri.Sanki insan genişledikçe genişliyo bol şeylerin içini doldurmak istercesine..Çok uzatmadan sadede geleyim.Pazar günü teyzemlere gittik eşimle birlikte,teyzem kabanımı görünce çok beğendi aaa ne güzel olmuş falan diye..Neyse efendim oturduk yedik içtik ettik sonra kalkma vakti geldi.BEn giyindim botlarımı giydim,şimdi aramızda geçen diyaloğu yazıyorum.

Teyzem: Aa Tubikcim keşke bir beden büyüğünü alsaymışsın daha iyi olurmuş.
Ben: Niye teyzoş bence iyi bu böyle...
Teyzem:Ne bileyim dar gibi geldi biraz benim gözüme.
Ben: Teyze hep böyle kalacak değilim ya
Teyzem :(Sessizlik ve bi surat buruşturma sanki sen bu kiloları böyle yiyerek zor verirsin gibilerden )
Ben: Teyze ben incelmeye başladım siz farkında değilsiniz ama diyet yapmadığım için pat diye gitmiyor bu kilolar,yavaş ama kalıcı oluyor gidenler,yağ gidiyor su değil...

Ve aradan kuzen olaya müdahale eder...Ama cips falan yemezsen daha çabuk gider.... (Aaaaa bağırıp çağırmaya başlıycam artık yeter yaaa )

Sonra çok kızdım,teyzeme dedim ki bu söylediklerinizden ötürü 3-4 ay sonra utanacaksınız. Tubik ayıp etmişiz sen haklıymışsın diyeceksiniz çünkü ben incecik bir hatun olucam!

Şimdi...Belki normal şartlarda aldırmaz geçerdim.Ama ben bu insanlara ne yaptığımı,nasıl incelmeye çalıştığımı ayrıntıları ile anlattım.Anlatmasam belki bu kadar kızmazdım ama diyetin d sini bile duymak istemediğimi bildikleri halde bana hala kısıtlamaktan söz ediyorlar.Böyle zamanlarda cidden çok üzülüyorum kendimi ifade edemediğim için...

Ama yine de herkese ve herşeye rağmen ben doğru olanı yaptığımı düşünüyorum.Benim vücudumu benden daha iyi kimse tanıyamaz.Onun ne zaman acıktığını,ne zaman doyduğunu,ne zaman üşüdüğünü,hasta olduğunu sıcakladığını benden daha iyi kim bilebilir ki? Ya da aynadaki görüntümdeki değişimi pantolonlarımdaki bolluğu göbeğimdeki şişkinliğin indiğini benden iyi kim anlayabilir?

Evet incelme serüvenimiz çok kısa zaman sürecek bir süreç değil bunu biliyorum ama bildiğim bişey daha var ki kalıcı olacağı.Vücudumdaki değişiklikleri hissediyorum.Arkadaslarım kendi blogumda koyduğum resimlerime bakınca sen cidden inceliyorsun ve inceldikçe de ışıldamaya başlıyorsun diyorlar bana..Bu o kadar mutlu edici bir şey ki..Hepsinin ötesinde aylarca anlatmaya uğraştığım ve bana gülen eşim bile artık bu gerçeği kabul etmiş durumda,çünkü kendimi hiç kısıtlamadan sadece acıkınca yiyip doyunca bırakmaya özen göstererek nasıl değişimler içinde olduğumun farkında... Bana ne dedi Pazar günü biliyor musunuz? Bayrama Adana'ya gittiğimizde herkes senin ne kadar zayıfladığını söyleyecek görürsün bak. :) BEn de ona gerçekten inceldiğime inanıyor musun dedim,evet gözle görülür bir fark var dedi bana... O kadar mutlu oldum ki önemli olan tabi ki onun görmesiydi değişikliği :)

Bir de değinmeden edinemeyeceğim bir şey daha var ki o da tartılarla olan küslüğümüz... Hani biz 15 kasımda tartıldık ve de 31 Aralık tarihine kadar tartılmama kararı aldık ya.BEnce bu benim bugüne kadar aldığım en güzel karardı.Çünkü şu anda acaba kaç kiloyum diye hiç kafama takmadan sadece açlık tokluğumu dinliyorum. Sürekli tartı tepesinde olmadığım için acaba şu yediğim mi bana bu 200 gramlık artışı yaptırdı diye kısıtlama mikrobunun vücuduma sızmasına müsade etmiyorum. Tartılmadığım için kiloyu kafama takmıyorum ve bütün yüreğimle emin olarak söylüyorum ki bu şekilde daha çok incelmeye başladım. Benim kriterim aynalar ve giydiğim bedenin kaç olduğu,yoksa gramajın çok da önemi yok artık :)

İşte böyle sevgili grup arkadaslarım..Sizin de çevrenizdeki insanlardan aldığınız benzer tepkiler varsa siz de yorumlarınızdan mahrum bırakmayın sayfamızı..
Sevgiyle kalın....

10 Aralık 2007 Pazartesi

KENDİMİ İNCELMİŞ HİSSEDİYORUM:))))

Herkese günaydın.Aralık ayına girdik,yılbaşı geliyor ve ben kar yağmasını çok özledim.Keşke şöyle lapa lapa yağsada bizde elimize çayımızı,kahvemizi,sıcak çikolatamızı alıp pencereden seyretsek ne iyi olur değil mi?Benim gibi kar özlemi çekenler varsa bu güzel resim herkese benden armağan olsun..Bu sabah kar özlemiyle kalktım ama maaşallah kendimi çok iyi ve incelmiş hissediyorum.Pantolonum biraz bol geliyor:))(bu pantolonum biraz dardı)Dkz ye başladığımdan beri kiloyu sorun yapmıyorum.Aslında dkz uygularken huyum suyum da değişti.Artık pozitif düşünmeye çalışıyorum.Sanki sihirli bir el bana dokundu ve kilo konusunda ki düşüncelerim,hal ve hareketlerim değişti. Şimdi dkz yaparken neler yapıyorum bunlardan bahsetmek istiyorum.

1-Her istediğimi sorun yapmadan afiyetle yiyorum.

2-Kısıtlama yapmıyorum.

3-Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum ve beğeniyorum.

4-İdeal kilomdaymışım gibi hissediyorum ve davranıyorum.

5-Vücudumdan gelen sinyalleri bekliyorum.Yani açlık tokluk sinyallerini...

6-Olumlama yapıyorum.(sağlıklı kilo veriyorum,metebolizmam hızlı çalışıyor gibi)

Bunları yaptığımdan beri omuzlarımdan bir ağırlık kayboldu.Çok hafifledim..Şöyle bir düşünüyorum da kendime ne kadar çok eziyet etmişim.Artık bitti...Eziyet yok..stress yok..Şimdi de neler yapmadığımı yazıyorum.Hazırmısınız?..

1-Aynanın karşısına geçip "ay çok şişmanım","ben bu kiloları nasıl vercem","çok çirkinim"diyip karnıma bakıp kendime acımıyorum.

2-Tv kanallarında,gazetelerde,dergilerde diyetisyenlerin şok diyetlerini aramıyorum ve diyetisyenleri dinlemiyorum.

3-Tartılmıyorum.

4-Yiyeceklerimin kalorilerini hesaplamıyorum.

5-Acıkmadan yesemde ya da doyduğum halde biraz fazla kaçırsam da(herzaman değil)dkz ye yeniden başlarım nasılsa diye pazartesi gününü beklemiyorum.(acıkmayı bekliyorum)

6-İnsanların "o nu yeme kilo aldırır","o yiyecek çok kalorili"laflarını takmıyorum.

7-Kilo vericem diye telaşa kapılmıyorum.


Aklıma şimdi bukadar geldi.Daha sonra aklıma gelirse eklerim.Evettttt....Şimdi sıra sizlerde....Herkes neler yapıp neler yapmadığını anlatsın bakalım.Lütfen...Yorumlarınızı bekliyorum.Hani bloglar arasında sobelemek varya bende bütün dkz cileri sobeliyorum:))))





5 Aralık 2007 Çarşamba

ZAYIFLAMA DİYETLERİ İLE VERİLEN KİLOLARIN ARTARAK GERİ GELDİĞİNİN DELİLİ, ISPATI VAR MI ACABA ?

Olmaz olur mu, hem de istemediğiniz kadar.Kısıtlama Mikrobu Çöpe adını verdiğimiz ve diyet çevrelerinin keyfine limon sıktığını şaşırmadan izlediğimiz dizinin daha başı, “Zayıflama Diyetlerinin Kara Kitabı”nın 18 ila 21. sayfalarında “Kanıtlardan bazıları” başlığı ile bize en çarpıcı gelen, diyetlerin başarısızlığını-zararlılığını gözler önüne seren satırları, araştırmaları ardı ardına sıralayıverdik.Gelin, hatırlatma olsun diye bir alıntı yapalım:
“Kilonun Uzun Vadede Muhafazası :Temel ve Klinik Araştırmalar, Nisan 2004Başlangıç vücut ağırlığını yüzde 7 ila 10 azaltmak için, birçok kabul gören yöntem olmasına rağmen, kaybedilen kiloların uzun dönemde muhafazası çok daha sorunludur. Kilo sorunlarına çözüm arayanların verdikleri kiloların ilk bir yıl içinde yaklaşık üçte biri, beş yılda ise tamamı veya büyük çoğunluğu geri alınmaktadır. [Department of Health and Human Services (DHSS), Participating Organization : National Institutes of Health (NIH)]A.B.D. Sağlık Bakanlığı, Ulusal Sağlık Enstitüleri'nin de katıldığı araştırmasının sonuçlarını yorumlarken, işte yukarıdaki satırlarla, daha 1959'da Stunkard – McLaren – Hume tarafından yayınlanan çalışmanın (The results of treatment for obesity. Archives of İnternal Medicine. 1959. 103, 79-85) sonuçlarını bir kez daha doğruluyor.Ne zaman gerçek bilim adamları, yeterince uzun süreye yayılan ve yeterince geniş bir denek kitlesi üzerinde bir araştırmaya kalkışsalar, hep aynı sonuçlarla karşılaşmışlar. Ama ne hikmetse, çoğu zaman bu acı gerçekleri kendileri tespit eden kuruluşlar bile, hiçbir şey olmamışcasına kitlelere diyetler önermeye devam etmişler. Ondan sonra da “vah efendim bu obezite niye patladı acaba, niye insancıklarımız diyetlerini bozuyorlar acaba”sızlanmaları, yanıp yıkılmaları.“Zayıflama Diyetlerinin Kara Kitabı”nda ayrıntılarını bulacağınız kanıtlardan sadece oldukça taze (2004) bir örnek vererek, dikkatinizi bir kez daha diyetle zayıflamaya, ince kalmaya girişmenin umutsuzluğuna çekmek istedik.




İSTATİSTİKLER DIŞINDA DA KANITLAR MEVCUT MU ?

Zayıflama diyetlerinin başarısızlığının-zararlılığının en güçlü kanıtları yaşamın içindedir.Bu kanıtlara ulaşmak için ilk yapmanız gereken kendinize sormaktır: Diyetlerle zayıfladım mı, şişmanladım mı?Daha önce bir veya birkaç kez zayıflama diyeti serüvenine atılmış olanların tamama yakını, geçmişlerini biraz olsun hatırladıklarında, ilk diyet girişimleri öncesi ağırlıklarının üzerinde olduklarını fark edeceklerdir.Gözlemi çevresinde sürdürenler... komşularının, akrabalarının, iş arkadaşlarının diyet geçmişlerine biraz burnunu sokanlar, diyetlerle şişmanlamış olanların sadece kendilerini olmadığını da kolaylıkla görebileceklerdir.Kalkıp da, üç-beş ay önce başlamış olduğu diyetle verdiği kiloların havasını atmakta olanların cazibesine kapılmaz... gözlemlerinizi zaman yaymayı becerebilirseniz, kaçınılmaz olarak, zayıflama diyetleri ile verilen kiloların artarak geri geldiğini, zayıflama diyeti olarak adlandırılan reçetelerin aslında insanları şişmanlattığını siz de kendi deneyimlerinizle anlayabilirsiniz.İçtenlikle, bu fazla çaba gerektirmeyen gözlemleri, kilolarım acaba ne olacak sorularını kendisine sormaya başlayan herkese öneriyoruz; hele bir de ileri yaşlara gelip gençlik inceliklerini muhafaza edebilmiş olanların tamama yakınının diyetlere hiç bulaşmayanlar olduklarını da fark ettiğinizde, Zayıflama Diyetleri Çöpe sözcüklerinin sizin için de bir anlam taşımaya başlayacağından hiç kuşkumuz yok.Tamama yakını bir ömür boyu diyete dokunmamış, sofrasına kısıtlamaları konuk etmemiş, o şişmanlatır... bu zayıflatır, ayırımı yapmamış ve ince kalmış insanları keşfettiğinizde... doğal ağırlıklarını hiç zorlanmadan muhafaza edenlerin acıkma, doyma, tokluk duyumlarını kullanmaya devam edip, bedenlerinden kendilerine ulaşan “enerji’ye ihtiyacım var”... ya da “enerjimi aldım, bu kadar yeter”... ve hatta...” aldıklarımı bitiremedim ki, sonra görüşelim” sinyallerine uymaya devam edenler olduğunu kavramanız sizi şaşırtmasın...Garip bir düzen! O diyet senin, bu diyet benim... kendilerini helak edenler şişmanlıyor... Diyetlerin semtine uğramayanlar gençliklerindeki gibi -incecik- kalıyor! Ne dersiniz gözlemlerle kontrol etmeye değmez mi?Hayatın, size sunduğu kanıtları, “Zayıflama Diyetlerinin Kara Kitabı”nda uzun uzun işledik. Ne moda diyetler, ne bilimsellik kılıflarında pazarlananlar, ne sağlıklı beslenme paketlerine gizlenenler, ne diyetisyen ya da doktor kontrolünde yapılanlar, ne kişiye özel olanlar ve ne de “yavaş zayıflatan... fazla kısıtlamacı olmayan... aç bırakmayan (ne demekse?)” diyetler... hiç biri kalıcı zayıflama sağlamada başarılı değil ama her biri beyninizin kıvrımlarına Kısıtlama Mikrobu'nun yeni bir versiyonunu işlemekte pek bir usta.

Bir sonraki :KAÇINILMASI GEREKEN YOYO DİYETLERİ Mİ ?

ZAYIFLAMA DİYETLERİNDE YAPILAN YANLIŞLAR NELERDİR ?

Kaynak : Dr.Ozan Tunçer Web Sitesi :http://drozantuncer-zdc.blogspot.com/





3 Aralık 2007 Pazartesi

ZAYIFLAMA DİYETLERİ ÇÖPE ( 1 )

Bugün DKZ yolculuğumuzda bize ışık tutan yazdığı kitaplarla yolumuzu aydınlatan Sn.Dr. Ozan Tunçer'in blogunda yer verdiği ve DKZ nin özeti şeklinde olan e-kitabı yayınlamaya başlıyoruz. Aslında okunsun diye link vermiştik ama belki böyle kısım kısım olursa okunma açısından kolaylık olur... Kendisine buradan tekrar teşekkür ederek yayınlamaya başlıyoruz.


NEDEN ZAYIFLAMA DİYETLERİ ÇÖPE ?


Çünkü zayıflama diyetleri şişmanlatıyor ve hasta ediyor.Kim ki kalkıp da, kilo sorunlarına zayıflama diyetleri ile çözüm bulmaya heveslenirse, daha bu girişiminin ilk anından itibaren, aklına hiç gelmeyecek bin bir çorabın ilk ilmeklerini başına örmeye başlıyor.Her şeyden önce bilinmesi gereken, diyetlerle verilen kiloların kaçınılmaz olarak ve artarak geri geldiği. Diyetçiler bu gerçeği gizlemek, göz ardı etmek için ellerinden geleni yapsalar da, diyet sıkıntılarına katlanıp... hafifledim, diye sevinenlerin yüzde 99'u bir süre sonra tartıda daha önce hiç görmedikleri kadar yüksek kiloların sevimsizce kendilerine göz kırpmasına tahammül etmek zorunda kalmanın moral çöküntüsünü yaşıyorlar.Diyet tuzağına düşenlerin ruh sağlıkları bu maceradan ağır yaralar alıyor. Kısıtlamalı Beslenme Süreci'ni psikolojik hasarsız atlatmak mümkün olmuyor.Beslenmelerine Kısıtlama Mikrobu'nu bulaştıranlar, her türlü önlemi alsalar bile vitamin ve mineral eksiklikleri yaşıyorlar, bedensel erken yıpranmanın tüm sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyorlar.Ve işin cabası, kısıtlamaların gelip aile sofrasına, mutfağına çöreklendiği evlerde ne huzur kalıyor, ne düzen. Herkesin, diğerlerinin lokmalarının bekçiliğine kalkıştığı yuvalarda ne paylaşmanın sevinci, ne de bir masa etrafında toplanıp derdi, tasayı, sevinci ortaklaşa yaşamanın keyfi durabiliyor ayakta.Anne babadan biri, ya da ikisi birden... diyet yapacağım, incecik olacağım, sağlığımı koruyacağım... rüyaları görmeye başladı mı, farkına bile varmadan çocuklarını şişmanlatıyorlar, ya da çok daha kötü ama hiç de azımsanamayacak bir olasılıkla, yavrularını anoreksi, bulimi gibi çok ağır hastalıkların pençesine teslim ediveriyorlar.Sözün özü, ne ruh ne beden, ne de sosyal yaşam zayıflama diyetlerinin dayattığı açlığın, kıtlığın yıkıcı etkisinden kendini koruyamıyor. İşte sadece bir kısmını sıraladığımız bu nedenlerle, hiç tereddüt etmeden Zayıflama Diyetleri Çöpe, diyoruz.

BÜTÜN ZAYIFLAMA DİYETLERİ Mİ... İSTİSNASIZ HEPSİ Mİ ÇÖPE ?


Hepsi... tümü... tamamı... bilcümle Zayıflama Diyetleri Çöpe !Çünkü, hangi kılıfa sokulursa sokulsun, hangi janjanlı isimle pazarlanırsa pazarlansın ya da hangi allı pullu beslenme paketinin içine gizlenirse gizlensin, kilo kontrolü için seçilen yöntem zayıflama diyeti olunca sonuç kesinlikle değişmiyor.Kilolar artarak geri geliyor, diyetleri birbirine ekleyerek hayatlarını kendilerine zehir edenlerin ezici çoğunluğu giderek obezleşiyor, içlerinden minicik bir azınlık ise bakın ben nasıl beceriyorum diyetle ince kalmayı, diye gerinirken ya anoreksiya mentale, ya da bulimia nervosa'nın belirtileri dışardan görülmesin, anlaşılmasın diye olmadık sıkıntılara, anlatılamaz utançları yaşayarak katlanıyorlar.Binlerce diyet reçetesinin, yüz binlerce diyetçinin cirit attığı, her Allah'ın günü, dakika sektirmeden enselerimizde
“aman dikkat, yediğinize içtiğinize dikkat, aldığınız harcadığınız kaloriye dikkat, lokmayı ağzınıza götürdüğünüz saate dikkat, çatalınızın, tabağınızın büyüklüğüne dikkat, kiminle masaya oturacağınıza dikkat, su şişenizden 15 santimetreden fazla uzaklaşmamaya dikkat, çoluğunuzun çocuğunuzun lokmasına dikkat...”bozalarının pişirildiği traji-komik ve pek bi global dünyamızda bir tanrının kulu çıkıp da
“bakın ey ahali, benim diyetimle verilen kilolar geri falan gelmiyor, benim yöntemimle zayıflayan bir inceliyor pir inceliyor, bir daha da öyle yok yeniden şişmanladım, yok yeniden diyete ihtiyacım var, demiyor... verilip de bir daha geri gelmeyen kiloların reçetesi ve sırrı bende” demiyor... diyemiyor.İçlerinden bir teki bile, reçetelerinin geri tepmemesi açısından emsallerinden üstün olduğunu öne süremiyor.Sadece bu bile, insanlığın kulağına kar suyu kaçırmaya... diyetlerin ve beslenmede kısıtlamaların gerekliliği konusunda kuşkuların uyanmasına yeterli olabilirdi...Amma ve lakin, diyetçiler iş pazarlamaya geldi mi öylesine hünerli... ve dünyamızın dört bir köşesinde yazılı sözlü resimli cicili bicili medya organları diyet mesajlarını taşımada öylesine hevesli ki...İşin özü hep gümbürtüye gidiyor, bal damlayan diyetçi ağızlardan yayılan cümlelerin uğultusunda unutuluveriyor:
“Benim diyetimle zahmetsizce kilo verin... yok siz benim diyetimle aç kalmadan kilo verin... benimkiyle hızlı verin... benimkiyle yavaş... benimkiyle sağlıklı... benimkiyle bilimsel... bilinçli... hipnozla... akupunktur iğneciklerimle şişlenerek... kiiiiişiiiye özel... tarih öncesi insanı gibi... fark etmeden... Girit'li çoban misali...”Laf bol, Yağ Pazarı'ndan eve kepekli ekmek parası götürmeye hevesliler kalabalık... gel gelelim netice aynen sabit: Diyetle verilen, artarak geri geliyor !!!



Bir sonraki :ZAYIFLAMA DİYETLERİ İLE VERİLEN KİLOLARIN ARTARAK GERİ GELDİĞİNİN DELİLİ, ISPATI VAR MI ACABA ?

Kaynak : Dr.Ozan Tunçer Web Sitesi :http://drozantuncer-zdc.blogspot.com/

29 Kasım 2007 Perşembe

PERHİZ YAPMADAN KİLO VERMEK İÇİN BULDUĞUM NUMARA

Annem yıllar önce Tv de gördüğü bir kokteyl seti almıştı ve yanında bir kitap hediye gelmişti.O kitap elime geçti.Kitabın adı çok dikkat çekici "PERHİZ YAPMADAN KİLO VERMEK İÇİN BULDUĞUM NUMARA"Yazarı Fransız DANIELLE CHEVALIER...Kitabı daha önce okumuştum ama ilgimi çekmemişti.Ama giriş kısmını geçenlerde okudum ve sizlerle paylaşmak istedim. Şimdi sizlere kitabın girişinden bazı alıntılar yazıcam;


"Perhiz yapmadan kilo vermek için bulduğum numara ne?Çok basit.Belki de inanamayacağınız kadar basit.İşin ilginç yanı basit olmasına rağmen sonuç aldım,zayıflamak isteyen dostlarım çok iyi sonuçlar aldı ve şu an elinizde tuttuğunuz kitabı yayınladığım günden beri iyi sonuçlar elde eden okurlarımdan teşekkür dolu yüzlerce mektup alıyorum.İşte inanılmayacak kadar basit sırrım:Yemeklerinizi alıştığınızdan daha ağır bir tempoda yemeğe çalışın.Bunu başarabilmenin yolu da lokmalarınızı uzun uzadıya çiğnemekten geçiyor.Belki de buna inanmıyorsunuz.Başlangıçta bana da öyle geliyordu.Kaybedecek bir şeyim olmadığı için bunu denemeye karar verdim.

Sonuç;İlk haftada üç kilo,daha sonra ki günlerde de 6 kilo verdim.Yani çok kısa bir sürede tam 9 kilo verdim.Tüm erkek ve kadın arkadaşlarım buna benzer etkileyici sonuçlar aldı.Bütün bunlardan sonra sizin de bunu denememeniz için ortada hiç bir neden yok.Üç gün için deneyin,sonra tartılın.Ben son derece hoşnut edici bir süprizle karşılaşacağınıza inanıyorum."

Arkadaşlar ben Bu çok çiğnemeyi DKZ ile birleştirdim.Ama tartılmadım.Çünkü hepimiz 31 aralıkta tartılıcaz.Ben bu yöntemle doyduğumu daha kolay anlıyorum.Yazarın dediği gibi denememek için hiç bir neden yok.Ne kaybederiz ki?..

24 Kasım 2007 Cumartesi

DR.OZAN TUNÇER İN BİR RÖPORTAJI

Sevgili Daada bu röportajı yayınlamıştı..Ama tekrar bilgilerimizi tazeleyelim diye biz de yayınlamak istedik. Hem DKZ yi yeni öğrenmekte olanlar için de faydalı olur diye düşündük.


Kaynak: Tempo / Bade Gürleyen

Tunçer’in iddiaları

• Zayıflama diyetlerinin yüzde 99'u şişmanlatıyor

• ‘Bilimsel’ diye pazarlananlar, sağlığa uçuk diyetlerden çok daha zararlı

• Şişmanlama, kilo alma korkusuyla başlıyor. Zayıflamak için bu korku yenilmeli

• Ömür boyu zayıf kalmış olanlar, sadece acıkınca yemiş, doyunca durmuş insanlardır

• 'Diyetçilerin' amacı sorun çözmek değil, karlı çıkmak için sorun yaratmaktır



Diyet öneren herkese, kendi deyimiyle "diyetçilere", zayıfla­ma palavralarına, ‘bir kısım medyaya’, şok diyetlerin zarar­larını vurgulayıp diyet listesi veren uzmanlara, uzman geçinenlere, tıp dünyasına, zayıflama ilacı üretenlere, za­yıflama genini bulanlara ve daha pek çok şeye ateş püskürüyor Dr. Ozan Tunçer. Herkesin "mucizevi" diyetler, şok yön­temler önerdiği bu sektörü bir 'yağ pazarı' olarak adlandıran Tunçer'e göre 'dengeli beslenme', "kalıcı zayıflama sağlayan diyet", 'bilimsel diyet', 'sağlıklı di­yet' gibi "inciler", bu 'yağ pazarının' uydurduğu pa­lavralar. "Diyetlerin hepsi zararlı, yüzde 99'u başarı­sız, hatta başarısız olmaya mahkum" diyor Dr. Tunçer. 'Diyetçi, dayatmacı zihni­yet' olarak adlandırıyor şişman insanları kobay olarak kullanan, hiçbir diyetin işe yaramadığını bile bile insanlara sayfalar­ca diyet reçeteleri öneren, zayıflama ilaç­ları veren bu 'yağ pazarı' mensuplarını. Bu nedenle de yeni çıkan kitabında "Za­yıflama Diyetleri Çöpe" diyor Dr. Tun­çer. Çünkü enerji kısıtlamasıyla kilo ve­rilemiyor, kilo verebilmek için aç değil tok olunması gerekiyor, vücuda aç kal­mayı birtakım diyetlerle dayatmak ise zayıflamaya değil, aksine şişmanlamaya yol açıyor. Hatta Dr. Tunçer, şişmanla­mak isteyenlere diyet yapmalarını öneri­yor. Çünkü, söylediklerine göre en geç 5 yıl içinde fazlasıyla kilo alacakları garan­ti. Şişman insanlara tembel, pis boğaz veya iradesiz gibi sıfatların yakıştırılmasına çok karşı olan Tunçer, "Bu insanlar sadece diyet tuzağına düşürülmüş kişi­ler" diyor. 'Kisiye özel diyet' lafına ise çok sinirleniyor. Çünkü bu diyetler kendi deyimiyle 'kişiye özel' değil, 'diyetçiye özel' oluyor.

Diyetin bilimseli olmaz Dr. Ozan Tunçer'e göre insanları şişmanlatan hamburger türü yiyecekler de­ğil, diyetler. Yani tıp dünyasının niyeti şişmanlık sorununu çözmek değil, aksine yaygınlaştırmak, hatta sorun yaratmak. Tunçer, "Yağ pazarı olarak adlandır­dığını diyet endüstrisinin in­sanlarda yapmak islediği bi­rinci şey kilo korkusunu yer­leştirmek. Yani 'Eyvah kilo alıyorum' korkusuna kapıldı­ğınız an, kilo almaya başlarsı­nız. İnsanlarda bu korkuyu yerleştirmek için durmadan estetik, sağlık hatta ahlaki kri­terler kullanılıyor. Şişman insan, diyet tuzağına düşürülmüş insandır. Sadece vücudun ihtiyacını bilmeden yemek yi­yen, zayıflama diyetleri, zayıflama ilaç­ları, light ürünler, mezoterapi-bioenerji, hipnoz gibi vücudun doğal mekanizmasını bozan yöntemlerin tuzağına düşen in­sanlar şişmanlar. Vücudun doğal kontrol mekanizmaları olduğu ve ağırlık, kilo dengeleme yeteneğine sahip olduğumuzu unutturuyorlar insanlara. O yeteneği ellerinden kaybediyorlar insanlar diyet yaparak" diyor.



Peki, nasıl zayıflayacağız? Diyet yapmadan, boğazımızı kısıtlamadan na­sıl kilo verilebilir?



"Yemek yemeyi öğrenerek. Yani açken yiyip, doyunca durmalısınız. Vücu­dun acıkma, doyma ve tok­luk sinyallerini dikkate alırsanız, vücut fazla kiloları, ihti­yacı olmadığı için kendiliğinden atıyor. Vücut kalori hesabını doğal bir şekilde kendi yapıyor. Bu he­sabı siz dışarıdan diyetlerle yaparsanız, bu doğal mckanizmayı bozuyorsunuz. Bu mekanizma bozulunca da şişmanlarsınız, işte bu yüzden diyet yapanlar şişmanlıyor. Çünkü vücudun sinyalleri yok edi­liyor. İnsanlar acıkma, doyma ve tokluk hissini unutuyorlar. Dolayı­sıyla acıkmadan yiyerek şişmanlı­yorlar" diyor Dr. Tunçer.



Peki acıkma, doyma ve tokluk hissi nasıl tekrar öğrenilebilir?



"Zayıf­lama Diyetleri Çöpe" adlı kitabında acık­ma ve doyma alıştırmalarından da söz eden Tunçer, acıkma hissinin 3 günde, doyma hissinin ise en geç 15 gün içinde öğrenilebileccğini söylüyor. Yani fazla ki­lolardan kurtulmak için, "midenin sesini" dinlemek şart. Tunçer, "Bu işin çözümü, beynin 'palavralardan' ve şişmanlama korkusundan mutlaka arındırılması, acık­ma, doyma ve tokluk hissinin ise farkına varılması. Bu sinyalleri dikkate alan kilo sorununu çözcr. Ama bu çözüm gıda ve diyet endüstrisinin hoşuna gitmiyor. Çün­kü sadece Amerika'da l milyar dolarlık kazançları ortadan kalkmış olur. Amaçları kilo sorunlarını çözmek değil. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bile 'tokken yiyin' di­yor kitabında. Hemen hemen bütün diyet­çiler tokken yemeyi öneriyorlar. Eğer tok­ken yemek yemeye başlarsamz, acıktığınızı nasıl anlayacaksınız? Eğer tokken yerseniz, enerji depolanır. Acıkma sinyal­lerini de yok etmiş olursunuz" diyor



Diyetin iyisi, kötüsü, hatta bilimseli olmadığından söz ediyor Tunçer. Çünkü enerji kısıtlamasıyla vücuda zayıflama "dayatılıyorsa" hepsi kötüdür. "Bugün sağlıklı, dengeli, bilinçli, bilimsel adlarıy­la pazarlanan diyetler, insanların ruh ve beden sağlığına uçuk diyetlerden çok da­ha zararlı. Uçuk diyeti insan bir kere yapı­yor ve yapamadığı zaman bırakıyor. Oysa 'bilimsel' diye pazarlananlarda bunun sağlıklı olduğuna inanıyor, işte bu çok da­ha kötü. Diyetlerin hiçbiri bilimsel değil. Gazetelerde size bir diyet reçetesi veren bir profesör de olsa, bu reçeteler bilimsel olamaz. Herkes bilimsel bir araştırma çı­karıyor verdikleri diyetle ilgili ve bu araş­tırmaların hiçbiri birbirine uymuyor. Araştırma bulmaya kalktığınızda örneğin domatesin zayıflattığını da şişmanlattığını da ispatladığını iddia eden her türlü araş­tırmayı internctte bulursunuz. Herkes ken­di ihtiyacına göre araştırmayı buluyor ve insanlara sunuyor" diyor Tunçer.



Diyet yapan şişmanlar



"Dünyada zayıflama diyetine başlayan her 20 kişiden 19'u bir süre sonra mutlaka şişmanlayacak. İstatistikler ve göz­lemler böyle söylüyor. Farklı bir diyete başladığınızda bir şey değişmi­yor. Mantık aynı. Sadece ambalaj değişi­yor. Diyetlerin yüzde 99'u şişmanlatıyor. Di­yetler kalıcı zayıflama sağlamıyor. Sağla­dığını iddia eden varsa çıksın konuşsun. Bir diyetin beş yıl sonra da aynı kiloların korunmasını sağladığı ispat edilmiş tek bir çalışma bile yok" diyen Dr. Tunçer'c göre kalıcı bir kiloya sahip olmak için vücudun bir şekilde uyuyan, daha doğrusu diyetler­le uyutulan doğal mekanizmasını uyandırarak, vücudun beslenmeyle ilgili ayarını tekrar kurmak şart. Bu da acıkma, doyma ve tokluk hissini tekrar tanımakla, öğren­mekle oluyor. Aslında buna, doğru zamanda, doğru dozda, yani sadece acıkınca, vücudun ihtiyacı kadar yemek yemek de diyebiliriz. Uzmanlar doğru yemek ye­menin öğrenilebileceğini ve sadece bu şe­kilde zayıflamanın sağlıklı, en önemlisi de kalıcı olduğunu söylüyorlar



İnsanlara diyet yapmalarını öneren herkese "diyetçi" diyen Dr. Tunçer, "Her besin, vücudun ağırlık dengeleme yetene­ği kullanılarak tüketilse, organizma tarafından ihtiyaç kadar alınır" diyor. Orga­nizma alınan enerjiyi hesaplamayı, denge­yi korumayı ve fazla enerjiyi atmayı çok iyi biliyor. Ama siz bunu bilinçle, kendi kafanızla hesaplamaya dengelemeye kalk­tığınızda her şey çuvallıyor, denge bozu­luyor. Diyete başladığınız an, ya da diyet fikri kafanızda doğduğu andan itibaren, vücuttaki kıtlık sinyalini çaldırıyorsunuz ve vücut kendi doğal mekanizmalarını kullanmak yerine tam aksine kıtlık savun­ma mekanizmalarını kullanmaya başlı­yor, çünkü kıtlığa girildiğini zannediyor. Her şeyi depoluyor. Dolayısıyla beslenme davranış bozuklukları ilk andan itibaren başlıyor. Diyet yapacağım diyen bir insa­nın, diyete başlamadan önce fazla yemeye başlaması bir rastlantı değil. Bu, biyolojik mekanizmaların, organizmanın yaşamda kalma içgüdüsünün kullanmasının bir ifadesi.



Vücudun sesini dinle ...



Dr. Ozan Tunçer kitabında pek çok önerilere, vücudun sesini dinleyerek za­yıflama yollarına, "Diyetsiz Kalıcı Zayıf­lama Programı"na, diyetlerin maddi ma­nevi zararlarına, insanları nasıl şişmanlattıklarına uzun uzun yer veriyor. Özellikle de kilo alma korkusuna kapılmamanın çok önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü günümüzde insanların tamamına yakınında şişmanlama kilo korkusuyla başlıyor. Tunçer, "Bu kişilerde ya birebir kilo kor­kusu oluyor, ya da ailcsinin kilo korkusu oluyor. Diyete başlayan anne-baba, ço­cuklarını şişmanlatıyor. Böyle vakaları maalesef çok gördük. Anne bir sene önce diyete başlamış, çocuğun şişmanlaması bir sene önce başlamış. Bir yıl içinde obez hale gelmiş çok çocuk var. Anne ço­cuğa baskı yapmadığını söylüyor, ancak çocuğa baskı yapması için ona 'yeme' de­meyi gerekmiyor. 3-4 yaşındaki çocuk et­rafta olup bitenleri anlıyor, zayıf olması gerektiğini hissediyor. Az yemesi gerek­tiği fikri bir ycrlerc yerleşiyor. Yememe­ye çalıştıkça da çocukların, kontrolü kay­betmeleri çok daha kolay. Propaganda öyle kötü bir hale geldi ki zayıf insanları da rahat bırakmıyor. 9 yaşın altındaki Ka­nadalı çocuklann %45'i en az l kez za­yıflama diyeti yapmışlar. 18 yaşın altın­dakilerin ise %80'i diyet yapmış. Hala Kanadalılar, Amerikalılar neden şişmanladıklarını düşünüyorlar. İşte nedeni orta­da. 6-7 yaşındaki çücuklara diyet yaptırılırsa, bütün sistemleri altüst edilir ve ömür boyu kilo sorunu yaşamaya mah­kum olurlar" diyor.



Sağlıklı beslenmenin uzman kontrolünde olmasını da çok saçma buluyor Tunçer: "İnsanlar beslenmelerini doktor kontrolünde yönlendiremez. Hastalık var­sa doktor kontrolüne ihtiyaç vardır, Eğer, siz bir kaşığı ağzınıza götürmek için bile doktora, diyetisyene, uzmana ihtiyaç du­yar hale getirildiyseniz o yaşam yaşam olmaktan çıkar. Siz beslenmeyi denetim altına aldığınız sürece, acıkma, doyma, tokluk sinyallerini kullanmıyorsunuz. Organizma da bu denetimi kırmanın yollarını buluyor. O zaman her denetim girişimi kontrol kaybına, her kontrol kaybı da de­netimin artırılmasına yol açıyor, insanlar yokuşa çıkıyor. Kilolar artıyor, ruhsal yapınız çöküyor, 3-5 yıl içinde kilolar fazla­sıyla geri geliyor. Yemek yerken doktor kontrolüne ihtiyaç yok" diyor.



Doyma nasıl öğrenilir?



Başta kilo korkusundan arının.

• Başlangıçta neler yiyeceğinizi ve miktarlarını tespit edin.

• Mutlaka sevdiğiniz yemeklerden oluşan bir mönüyü kafanızda planlayın.

• Bu yemekten ne kadar zaman sonra tekrar yemeğe ulaşabileceğinizi düşünün ki organizma, o zaman aralığındaki enerji ihtiyacını hesaplayıp sizi durdurabilsin.

• Bütün bunları düşündükten sonra keyifle yemeğe başlayabilirsiniz.

• Bir yemekten diğerine geçerken de bir şeylerin sizi durdurduğunu fark edeceksiniz. Vücut sinyalleri bozulmamış insanlar bir yemekten diğerine geçerken çok sevdikleri bir yemek bile olsa duruyorlar. Örneğin bir antre ve bir de ana yemek varsa, antre ne kadar hoşunuza giderse gitsin, arkadan gelecek olan ana yemeği düşünerek elinizde olmadan yemeyi durduruyorsunuz; vücut sizi durduruyor. "Eğer antreyi abartırsam ana yemeği yiyemem" diyorsunuz. İşte bu bilinçle yemek yenirse kilo alınmaz.

• Kafanızda "Doydum mu?" sorusu oluştuğunda birazcık daha yemeğe devam edin. O zaman da vücut, doymanın ötesine geçildiğinde rahatsızlık uyarısı verir. Sizi bir şey rahatsız ettiğinde doydunuz demektir.

• Asla tokken yemeyin. Acıkmadan başladığınız bir yemekte, doymayı öğrenemezsiniz.

• Doyma hissi en geç 15 gün içinde tam anlamıyla öğrenilir. Diyetsiz, kalıcı zayıflama programı • Vücudun bozulmuş olan doğal kalori ayar mekanizması uyandırılmaya ve yeniden işler hale getirilmeye çalışılıyor.

• Hastalara kesinlikle bir beslenme programı veya bir reçete verilmiyor.

• Hasta ilk 1-2 hafta içinde, sevdiği, ancak istediği zaman durabileceği gıdaları tüketiyor. Eğer çikolata yerken kendini tutamıyor ve abartıyorsa, çikolatayı birinci haftalarda yemesi önerilmiyor.

• Vücut kendi mekanizmalarını çalıştırarak, kişinin hiçbir eksiklik, yoksunluk hissetmeden zayıflamasını sağlıyor

. • 1-2 hafta içinde kişinin, acıkma, doyma ve tokluk hislerini tanıması sağlanıyor. Vücudun ayar mekanizması düzeldiği için kişi abartma gereği duymadan, dolayısıyla kilo almadan sevdiği her şeyi yiyebiliyor. Çünkü ne zaman duracağını öğrenmiş oluyor.

• Zamanla vücut "stokladığı" fazla kiloları, fazla enerjiyi, ihtiyacı olmadığı için atmaya başlıyor ve kilo veriliyor. • Hem fiziksel, hem psikolojik anlamda rahatlama oluyor.

• Diyetsiz zayıflama sağlıklı ve kalıcı oluyor. Zayıflama diyetlerinin zararları

• Vücudun ihtiyaçları karşılanmadan kilo verdirmeye çalışılıyor.

• Kurallarla yemek yemek öğretildiği için, acıkma ve doyma gibi sinyaller zamanla yok oluyor. Kişi acıkmasa da yemek yiyor.

• İhtiyaçlarının karşılanmadığını fark eden beden, o andan itibaren "kıtlık sendromuna" girip, gerekli kaloriyi alamadığı için gelen enerjiyi stokluyor. Vücutta yağ stoklanması başlıyor.

• Diyetin ilk günlerinden itibaren kişilerin besin arayışı artıyor, aklında kurabiyeler, pastalar dolaşmaya başlıyor.

• Diyet yapan kişi, sürekli gergin oluyor, iç dünyasında çok ciddi psikolojik sorunlar yaşıyor, kendini suçluyor.

• Kilo veremeyen kişi iradesiz olduğunu düşünüyor. Oysa zayıflamanın iradeyle bir ilgisi yok.

• Kilo sorununu saplantı haline getiren, kendini sürekli kısıtlayan bir kişinin bu tutumu hayatın diğer alanlarına da sıçrıyor. Her alanda kendini kısıtlıyor.

• Uygulaması zor olan zayıflama diyetleri, kişilerde utanç ve özgüven eksikliği yaratıyor.

23 Kasım 2007 Cuma

DİYET NEDEN ZARARLIDIR???

Herkese Merhaba,
Dün Reyhan rumuzlu bir arkadaşımızdan bir mail aldık ve anlattığı kendi hikayesi öyle içtendi ki bunu yayınlama ihtiyacı hissettim. Bu nedenle kendisinden izin istedim ve sağolsun bizi kırmadı. Şimdi aşağıda onun hikayesini paylaşıyorum sizlerle... Umarım inatla hala diyet diye tutturan arkadaşlar bu gerçek hikayeyi okuyunca neden diyet zararlıdır diye üstüne basa basa söylediğimizi biraz olsun anlarlar....



Merhaba,
Benim hikayem de (aslında pek çoğu gibi) tipik bir diyet mağduriyeti hikayesi. Tıpkı Dr. Ozan Tunçer’in, okuyup hatmetmiş olduğum tüm kitaplarında anlattığı gibi... Uzun ve giderek kötüleşen bir diyet geçmişinin ardından 24 kiloluk bir final...

2003 Temmuz ayında kızım doğduğunda, 1,61 m. boya karşılık 77 olan kilomla “yaşayamayacağıma (!!!)” (Şimdi 94 kiloyum) karar vererek diyetisyenin yolunu tuttum. Ekim 2003’te başladığım diyet, dengeli diye tanımlanacak türden bir diyetti, listesi çok iyiydi, bana özel hazırlanmıştı, hemen hiç açlık hissetmedim, harfiyen (abartmıyorum) uyguladım. Çok azimliydim. İnceldikçe gaza gelip azmettim, azmettikçe inceldim. Neredeyse hiç kaçamak yapmadım, hatta diyetisyenin verdiği 1 porsiyon tatlılık bayram izinlerini bile kullanmadım. Tam 6 ay sonra Nisan 2004’te 53 kilo ile muradıma ermiştim. Ayrıca tüm tahlillerim de harikaydı; kan düzeyi çok iyi, kötü kolesterol çok düşük, iyi kolesterol yüksek vs.
Koruma süreciyle birlikte yaklaşık 6 ay kadar bu kiloya yakın kaldım. Sonra, sonunda ipler koptu. İnanılmaz bir süreçle, ne olduğunu bile anlayamadan, diyeti bitirdikten 1,5 yıl kadar sonra 82 kiloydum. Tabi bu dönemde irili ufaklı onlarca diyete başlama girişiminin ardından başarısızlığın (!) ve kiloların verdiği yürek yakan acı... Kötüydü... Her gören soruyordu, “Sana ne oldu? Ne güzel kilo vermiştin” diyenler en insaflı olanlarıydı, gerisini siz düşünün. Uzun süre insanlardan kaçtım, kimseyle görüşmedim... Her neyse, herkesin az çok yaşadığı şeyleri uzatmanın anlamı yok. Sonuçta, tüm bunlarla baş etmeyi kendi başıma başaramadım ve ilaçla depresyon tedavisi gördüm. Tabi bir yandan kilo almaya da devam ediyordum.
O sıralarda, yeni bir atılım yaparak kendimi bu sefaletten kurtarmam, yeni bir diyetle tekrar kilo vermem gerektiğini düşünerek internette gezinirken Dr. Ozan Bey’in kitaplarıyla tanıştım. Kitapların hepsini zorlukla da olsa (bazıları piyasada yoktu) bularak, ardı ardına bir solukta okudum. Sonunda olayın esrarını çözmüştüm. Suçlu ben değildim. İlk yapmam gereken ise “kısıtlama mikrobu”nu kafamdan silmekti. Sizin de bildiğiniz gibi bu hiç de göründüğü kadar basit bir süreç değil. Hayatımızın her köşesine, damarlarımızın en ince noktalarına kadar öylesine sızmış ve yerleşmiş ki bu mikrop, söküp atmak ciddi çaba ve zaman isteyen bir iş. Hele de diyetin ve zayıflamanın kitabını yazacak hale gelmiş olan ben ve benim gibi diyet mağdurları için. Dikkatli bir gözle bakıldığında Diyet Kardeşliği sitesindeki DKZ ile ilgili yazılan birçok yorumda bile hala bunun izlerini görmek çok kolay.
Gelelim zurnanın “zırt” noktasına... Uzun bir zihinsel çaba ile “kısıtlama mikrobu”nu hayatımdan büyük ölçüde sökmeyi başardığımı sanıyorum. Ama henüz başaramadığım şey, gıda alımını acıkma ve doyma sinyalleri ile yönetmek. Bunu uygulamaya geçiremedim henüz. Geçirdiğim travmaların ardından açıkçası hiçbir şey için acele de etmedim. Fakat bunun artık daha fazla ertelenmemesi gerektiğini de hissediyorum. Sık sık yaşadığım bel ve sırt ağrıları, hareket zorlukları, küçük boyutlu incinmeler, kas spazmları, bu kiloyu taşımanın zararlarını bana giderek daha sık hatırlatmaya başladı.
Geçen gün kreşten dönen 4 yaşındaki kızım, akşam yemeğini yememek için direndi. Aç olduğunu biliyordum. Onunla sohbete başladım ve neden yemeğini yemediğini anlamak için sorular sordum. Bana ne dedi biliyor musunuz ?!!! Benim gibi olmak istemiyormuş, yemek yerse göbeği çıkarmış... İşte o an benim bittiğim andı dostlarım...
Bu noktada: "Dr. Ozan Beeeeeyyy !!!! Neredesiniz ???!!! İmdaaattt !!! “Kısıtlama Mikrobu Çöpe” serisinin vaat ettiğiniz dördüncü kitabı “Çocuklarınızı Şişmanlatmayın” nerede kaldı ???!!!!" diye çığırmak geliyor içimden.
Sizlerle omuz omuza vermek istiyorum. Beni de aranıza alın :)
Sevgiler...


Reyhan'ın hikayesi böyle...Biliyorum ki hepimiz benzer şeyleri yaşadık...Amaç bundan sonra aynı tuzaklara düşmemek, kendimiz için doğru olanı bulmak ve vücudumuzun ihtiyaçlarını dinlemek... Unutmayın eğer biz ona ihtiyacı olanı vermezsek o da bize gerektiği gibi yardımcı olamaz.

Bir sonraki yazımızda yeni başlayan arkadaşlarımız için DKZ nedir? e değinerek size bu yöntemi anlatmaya başlayacağız.

Bunun yanı sıra hikayesini bizimle paylaşmak isteyen arkadaşlar varsa bize göndersin yayınlayalım.Mail adresimizi biliyorsunuz; dkzkardesligi@gmail.com

Şimdilik sevgiyle kalın... İyi haftasonları.....

21 Kasım 2007 Çarşamba

DKZ İHANETİ AFFEDER Mİ???

Arkadaslar herkese selam ;) ben DKZ nın üyelerinden yanı bıraz pasıf uyelerınden herzaman takip ediyorum ama işler nedenıyle bı sure yazamadım.



DKZ ihaneti affedermı ,bozunca pazartesıyı beklemek gerekırmı benım kafamı bı sure yoran bı konuydu , cevabını hemen soyluyorum dkz fazla ılerı gıtmeden varlığını unutmadığınız surece ıhanetı affedıyor :D

ve tabi ki diyet olmadığından bozunca pazartesi olmasını beklemeniz gerekmiyor.





Ben gecen gun karnımın tok olduğunu bıle bıle .:( habersız olduğum bı doğum gunune katılıp ,acıkmadığım halde 1 dılım pastayı yedım bunu ılk defa değil tabı kı bıkac kere yaptım.Asıl olan tok karnına bısey yememek ya işte bazen bunu bozabılıoruz gercek olan ac değilim ki diyebilmek.

Dunde tubişle cay ıcerken bıskuvi ıkram edıyordum almak ıstemedı ben ısrarcı ,al al dedım tubış AC DEĞİLİM Kİ deyınce arkadasımı takdır ettım direk verdiğim cevap tamam yeme ozaman oldu :) Yanı kacamaklardan sonra kaldığınız yerden ertesı gun devam edın yıne kılo vermeye devam edeceksınız tecrubeyle sabıttır.

Arkadaslar ben bıraz da spor aktıvıtesı yapalım dıyorum,hareket cok onemlı. Benım merdıvenler ,her sabah servısyerıne yuruduğum 500mt ve ev işi dışında yaptığım hareket yok DKZ deki birlik ve beraberliğimizle hepımızı gunde 30 dakıka gunun herhangi bi saatinde zorunlu harekete davet ediyorum ;) nedersınız ????? Önerilerınızı bekliyorum. Hareketlerı beraber belırleyelım ıstıyorum ,ha bır de bişey daha duydum,sabah ac karnına yenen bı elma metobolizmanın daha hızlı calışmasına neden oluyormuş hergun bı elma hepımıze afıyet olsunn :)

16 Kasım 2007 Cuma

NEGATİF KAYITLARI SİLİYORUZ!

Bilinçaltımız biz doğduğumuz andan itibaren kayıt yapmaya başlar.Ne düşünürsek,ne duyarsak,ne konuşursak bunları kayıt eder ve uygular.Bilinçaltımız,bu bilgilerin bizler için faydalı mı yoksa zararlımı olduğuna bakmıyor,ne sıklıkta tekrarlandığına bakıyor.Bugüne kadar bir çok negatif düşünce hayatımızı belirliyor.Örneğin sürekli,”ben şişmanım”,”ben çirkinim””ben değersizim”,”para bana gelmez”,”para beni sevmez”,ben hastayım”,”sürekli hasta olurum”,”ceryanda kalırsam üşütürüm”vb cümleleri sürekli kurarız.Ve bilinçaltımız bu tekrarladığımız cümleleri kayıt eder ve uygular.İşte bu negatif kayıtları pozitif olarak değiştirmek için olumlama yapmalıyız.


Olumlamak ve onaylamak, bir düşünceyi "kesinleştirmek, sabitleştirmek, pekiştirmek" demektir!


Kesinleştirdiğiniz bir düşünce de zamanla güçlendikçe sizin gerçekliğiniz halini alacaktır!


Yalnız dikkat edilmesi gereken bir nokta var.Olumlu cümlelerin içinde olumsuz kelime geçmemeli.Mesela”ben şişman değilim”Çünkü içinde “şişman “kelimesi var ve dikkat şişmanlamaya çekiliyor.Ve sevgili Tuğba nın yazısında belirttiği gibi bilincimiz şimdiki zamanı algılıyor ve olumlamamızda şimdiki zaman da olmalı.İleriki tarihe atmamalıyız .

Olumlama yapmadan önce zihnimizde negatif kayıtları belirlememiz gerekiyor.Bunları belirledikten sonra olumlama yapabiliriz..
Olumlama cümlelerimizi istersek yazabiliriz.,kayıt edip dinleyebiliriz veya yüksek sesle tekrarlayabiliriz. Devamlı dinleyince ya da tekrarlayınca bilinçaltımız onun doğru olduğuna inanmaya başlar.Bu yüzden sürekli tekrar yapmanızı öneririm.Olumlama için aşağıda bir kaç örnek yazdım ama sizler kendi olumlamalarınızı oluşturabilirsiniz.


-Sağlıklıyım,

-metebolizmam hızlı çalışıyor,

-hayatımın patronu benim,

-parayı hakediyorum ve parayı kendime çekiyorum,

-kendimi geçmişimden dolayı afediyorum ve kendimi seviyorum,

-başarıyorum çokbaşarılı bir insanım,

-ben güçlüyüm,

-ben güzelim,değerliyim ve mutluyum

Bu yukarda yazdığım örnek olumlamaları sizler kendinize göre değiştirebilir,eklemeler yapabilirsiniz ama unutmayın inanana kadar bol bol yapmamız gerekiyor.Öncelik sizin için hangi konuysa ilk önce onun için olumlama yapın.

15 Kasım 2007 Perşembe

TARTI ZAMANI

Eveettt Dünkü yazıda 15.11.2007 de tartılacağımızı ve 1,5 ay süre ile tartı denen cismi hayatımızdan çıkaracağımızı söylemiştik...Biz bu sabah tartıldık şimdi buraya yazıyoruz ve 31.12.2007 tarihine kadar tartı kavramını hayatımızdan silip atıyoruz...

İsteyen arkadasların bizlere dkzkardesligi@gmail.com adresinden mail atabileceğini söylemiştik. Bunu yayınlıyoruz diye geç kaldık sanılmasın katılmak isteyen olursa hala ekleyebiliriz.Böylece olmakta olan değişimleri görüp kendimizle hep beraber gururlanırız.

Şimdi aşağıda bugünkü tartı sonuçlarımızı veriyorum.Dediğim gibi katılmak isteyenler geç kalmadı hala bize ulaşabilirsiniz :)

Arzu : 88 İdeal Kilosu: 60

Seçil : 71,2 İdeal Kilosu: 60

Tubikko : 67 İdeal Kilosu: 57

58 li : 71,5 İdeal Kilosu: 64


Virago : 75 İdeal Kilosu: 60

Fato04 : 82 İdeal Kilosu : 58

Elma : 67 İdeal Kilosu : 55

Bıcır : 77,5 İdeal Kilosu : 56

Biyonik Kedi : 68,3 İdeal Kilosu : 60

Tubik'in Görümcesi Tubi : 60 İdeal Kilosu : 50

Zümrüt:59 İdeal Kilosu: 52



Başka katılmak isteyen?

14 Kasım 2007 Çarşamba

NEDEN KİLO VERMEYE ODAKLANMAMALIYIZ?

Bu konu hakkında başka bir yazı yazacağımızı DKZ KARARLARI başlıklı yazımızda belirtmiştik. Şimdi sizi çok bekletmemek adına bu yazıyı yayınlıyoruz. Bunu tam olarak anlatabilmek için THE SECRET ''SIR'' adlı kitaptan bir takım alıntılar yapılmıştır ve bu alıntılar koyu renkle belirtilmiştir.

Bilinmesi gereken ilk şey,kendinizi kilo vermeye odaklarsanız,daha fazla kilo vermenizi engeller, bunu kendinizden uzaklaştırırsınız, bu yüzden kilo verme konusunu kafanızdan uzaklaştırın.'' diyor Rhonda BYRNE. Ayrıca fazla kilolu olma durumunun bizim düşüncelerimiz aracılığı ile yaratıldığını söylüyor.Yani bunu basitçe açıklamak gerekirse eğer bir insan şişmansa, o bunu farketse de farketmese de ''şişmanlığa dair'' çok fazla düşünüyor demektir. Bunun aksine sürekli olarak ''Formda olmayı'' düşünen biri şişman olamaz.

Yazar Sizin için mükemmel kiloyu ve bedeni kendinize çekmek için Yaratım Süreci'nin üç adımını kullanın diyor.

1) İstemek : Kaç kilo olmak istediğiniz konusunda net olun. Beyninizde, sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz o kiloya ulaştığınızda, bedeninizin görüntüsüne dair bir imge oluşturun. Mükemmel kilonuzda olduğunuzda çekilmiş resimleriniz varsa, onlara sık sık bakın. Böyle resimleriniz yoksa,sahip olmak istediğiniz gibi bi vücudun resimlerine de bakabilirsiniz.


2) İnanmak: Mükemmel kiloya ulaşacağınıza inanmalı ve zaten o kiloda olduğunuzu düşünmelisiniz. Sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz bu kiloyu tartının üstüne yapıştırmalı, ya da hiç tartılmamalısınız. Aktif kilonuza uygun giysiler satın almayın. İleride satın alacağınız kıyafetler olduğuna inanıp onlara odaklanın. Fazla kilolu insanlar gördüğünüzde onları incelemeyin ve zihninizi hemen,sahip olduğunuz mükemmel vücut görüntünüze kaydırarak bunu hissedin.


3) ALmak : Kendinizi iyi hissetmelisiniz. Kendinizden memnun olmalısınız. Bu önemli çünkü, içinde bulunduğunuz anda sahip olduğunuz bedenden dolayı kendinizi kötü hissederseniz, mükemmel kilonuzu kendinize çekemezsiniz.


Kısacası Kilo vermek için, ''kilo vermeye'' odaklanmak yerine, size göre mükemmel kilonuz neyse ona odaklanın. Kendinizi mükemmel kilonuzdaymışsınız gibi hissettiğinizde, bu kusursuz kiloyu kendinize çağıracaksınız.....

Evett işte böyle...Özetle neden kilo vermemeye odaklanmamalıyız sorusunun cevabı bu yazıda saklı. Sürekli olarak kilolu olduğunuzu düşündüğünüzde beyin buna odaklanıyor ve onu yerine getirmesi gerekli bir zorunluluk olarak algılıyor. Yani siz''Ben çok şişmanım'' diye kendinize tekrar edip durduğunuzda beyin bunu ''şişmanlık durumunu korumak zorundayım'' şeklinde algılıyor.

Bunun yerine kendinizi ideal kilonuzda gibi hissedin ve buna inanın. Örneğin benim ideal cümlem şu:

''Ben 57 kiloyum. İnceciğim,fıstık gibiyim,istediğim herşeyi hiç çekinmeden giyebiliyorum. Dilediğim herşeyi yiyorum ve buna rağmen formumu koruyorum.''

Buna gerçekten inandığınızda incelme sürecinin başladığını ve değişimleri çabucak izlemeye başladığınızı göreceksiniz. Çünkü beyin bunu 57 kilo ve sağlıklı olmak olarak algılıyor ve benim kilom 57 diyerek kendini o kiloda sabitlemek için gerekli mekanizmaları çalıştırmaya başlıyor. Mesela bu bende iştahımda azalma şeklinde kendini gösterdi.Ya da doyduğum halde fazla yiyecek olursam midem beni hemen uyarıyor.İhtiyacın kadarını aldın yeter artık yeme diye...

Şimdiii....Hep beraber kavuşmak istediğimiz ideal kiloya odaklanalım ve ''BEN KİLOLUYUM'' fikrini kafamızdan atalım.Bunun yerine kullanacağınız cümleler şöyle olmalı.

''BEN İNCELİYORUM''
''SAĞLIKLI KALICI ZAYIFLIYORUM''
'' İDEAL KİLOMA KAVUŞUYORUM''

Dikkat ettiyseniz hep şimdiki zaman kullanıyoruz. Çünkü bunu gelecek zaman olarak kullandığımızda beynimiz bunu ertelemek için hemen işe girişiyor.Bunun yerine şimdiki zaman kullandığımızda beyin bunu ideal kiloda olmalıyım olarak algılayıp hemen işe koyuluyor.

Şimdi belki bütün bunların DKZ ile ilgilisi ne diye geçireceksiniz. İlgisi şu;biliyorsunuz ki DKZ de diyet kelimesini tamamen kafamızdan attığımızı söylemiştik. Yani diyet yok, kısıtlamak yok, diyet olmadığına göre fazla kiloları kafaya takmak da yok :) Çünkü onlar kalıcı değiller ve geldikleri gibi giddiyorlarr..... :)

Bu yazımı burada noktalıyorum. Noktalarken de kafanıza herhangi birşey takılırsa lütfen bize sorun diyorum. :) Elimizden geldiğince,dilimiz döndüğünce açıklamaya çalışırız.

Son olarak buradan bir duyuru yapmak istiyorum. DKZ KARARLARI yazımızda sık tartılmamak gerektiğinden bahsetmiştik. Biz kendimiz için bir uygulama başlattık. 1,5 ayda bir tartılmaya karar verdik.. Yarın yani 15.11.2007 sabahı tartılacağız ve tartı sonuçlarımızı ve ulaşmak istediğimiz ideal kilolarımızı burada yazacağız. 31.12.2007 sabahına kadar da tartının yüzüne bile bakmaycağız ve o hayatımızda hiç yokmuş gibi davranacağız. Unutmayın tartı herr zaman doğruyu söylemez önemli olan sizin kendinizi nasıl hissettiğiniz.
Eğer bu tartı sürecinde bize katılmak isteyen arkadaslarımız varsa dkzkardesligi@gmail.com adresine yarın sabahki tartı kilolarını ve ideal kilolarını mail atsınlar isimleri ya da nickleri ile. Böylece bu küçük oyuna siz de katılırsınız ve DKZ Grubumuzun birlikteliği ve kaynaşması açısında da iyi bir adım olabilir.

Ne dersiniz siz de var mısınız?

Sevgiyle kalın....

12 Kasım 2007 Pazartesi

DKZ KARARLARI

Bizler,site sahibeleri olarak bazı kararlar aldık ve bunları sizlerle paylaşmak istedik.Umarız siz de bizlerle birlikte bu kararları uygularsınız.Aşağıda ki maddeleri okuduğunuz da bazıları size uçuk gelebilir ama biz bunların işe yarayacağına inanıyoruz.Hadi bakalım şimdi bunları görelim;





1)Kesinlikle diyetlerden bahsetmeyeceğiz.Çünkü diyetleren bahsetmek ister istemez beynimize bir şekilde diyet sinyalini gönderiyor ve kısıtlama mikrobunun yayılmasını hızlandırıyor. Kısıtlanacağını ve kıtlığın geleceğini sanan vücut hemen alarma geçiyor ve acilen depo yapmaya başlıyor.





2)DKZ yi tam anlamıyla uygulayacağız . Pes edip acıkmadan yemeyeceğiz ve doyduğumuzda ne olursa olsun yemeyi bırakacağız.(DKZ ye yeni başlayanlar için bir tavsiye vermek istiyoruz,hayır diyemedikleri yiyecekleri ilk başta yemesinler)





3)Kilodan yani fazla kilolardan bahsetmeyeceğiz.Bunun yerine olmak istediğimiz ideal kilodaymışız gibi konuşacağiz.(Bunun nedenini başka bir yazıda size anlatıcaz)





4)Tartılmayacağiz...Bizlerin herhangi bir ölçüm aletine ihtayacı yok.Zaten incelmeye başladığımız da çevremizde bulunan insanların iltifatlarını duyduğumuda yada giydiğimiz kıyafetlerin bollaştığını gördüğümüzde kilo verdiğimi anlıyacaz.





5)Bir önceki maddede tartılmayacağiz dedik ama tabii inceldiğimiz için insanlar kaç kilo olduğumuzu sorucaklar bilmiyorum dememek,cevap vermek için kilomuzu bilmemiz gerekiyor.Fakat en uzun vadede tartılıcağiz mesela biz 1,5-2 ayda bir dedik ama siz bu süreyi kendinize göre çıkartıp indirebilirsiniz.Ancak şunu da söylemek gerekir ki DKZ diyet mantığından uzaklaşmayı hedefleyen bir yöntem olduğu için burada tartılarla olan dostluğumuzu ve sık sık bir araya gelmemizi olabildiğince azaltmamız gerekiyor. Çünkü tartı kavramı insanı tamamen diyet psikolojisine sokan bir olgu. Bizim için asıl kıstas tartıdaki ağırlığımız değil vücut ölçülerimizdeki değşiklik olmalıdır. Mesela pantolonlardaki bollaşma, bel bölgesindeki incelmeler gibi...Çünkü vücudumuz su tutsa bile bu tartıya kilo artışı olarak yanısr ve bu da bizim başaramayacağımız psikolojisine kapılmamıza sebep olabilir. Çünkü DKZ sabır isteyen bir yöntemdir ve ŞOK diyetlerdeki gibi acil sonuçlar ermez. Bunların tam aksine yavaş ama kalıcı sonuçlarla karşılaşmamızı sağlar :) Adı üstünde Diyetsiz Kalıcı Zayıflama





6)Asla şişmanım,çok kiloloyum,ben kilo veremem diye düşünmeyeceğiz ve bu konuda moralimizi bozmayacağız.



7) Aceleci olmayacağız.. Unutmayın ki biz bu kiloları öyle 5-10 günde ya da 1 ayda almadık. Dolayısıyla bu kadar kısa sürede vermemiz de ne sağlığımız açısından ne de verilen kiloların kalıcı olmaları açısından iyi değildir. Burada amaç DKZ sistemini olabildiğince iyi kavrayabilmek ve bunu bir yaşam tarzı haline getirebilmek. Aksi taktirde bu şekilde kilo verip eski yeme alışkanlıklarımıza dönmek bizi eski halimize geri götürmekten başka bir işe yaramaz.

Evveetttt işte böyle arkadaslar.Artık tam gaz faaliyete geçmiş bulunmaktayız. Burada hepimiz bir arada diyet kelimesini aklıma getirmeden sağlıklı kalıcı ve diyetsiz olarak zayıflayacağız :)

7 Kasım 2007 Çarşamba

BENDEN DE KOCAMAN MERHABA:)

Herkese Merhaba Biz kimiz?Kim olduğumuzu Tuğbacım anlatmış gerçi... bizler, diyet kelimesini duyunca tüyleri diken diken olan,kalori hesabı yapmaktan sıkılan,diyet yapıcaz diye daha fazla kilo alan anlayacağınız sağlıklı ve zayıf olmak için yıllarca didinip duran diyet mağdurlarıyız.Mağdurlarıyız dedim çünkü özellikle ben çok çektim.Denemediğim hiç bir şey kalmadı galiba…Önce akupunktura gittim 12 kilo verdim daha fazla geri aldım,tamamen bitkisel hiçbir zararı yok dedikleri iğrenç mamalardan yedim(sakın denemeyin hem canınıza hem paranıza yazık)veremedim güya 1 ayda 8-9 kilo vericektim .Sonra bir diyetisyene gittim 13 kilo verdim sanırım ama ben de insanım daha fazla dayanamadım ve bıraktım hoop eski kilolarım geri geldi.Tabii aralarda yaptığım şok diyetleri unutmamak lazım.Sonuç ne ?Ben söyliyim koca bir HİÇ…Hem psikolojim bozuldu,hem kilolarıma yenilerini ekledim hem ekonomik olarak zarara uğradım.Sanırım benim gibi olan bir çok kişi vadır bunu biliyorum.Ama yıllardır hep düşünür dururdum yanlış bir şeyler var,ben diyet yapamıyorum ve kendi kendime sordum ee diyetsiz nasıl zayıflayacaksın?Mutlaka bir yolu olmalıydı ve bilgisayarımın başına oturdum ve google a”kalıcı zayıflama”diye yazdım ,açılan sayfanın sonlarına doğru bir başlık ilgimi çekti ZAYIFLAMA DİYETLERİ ÇÖPE girdim inceledim.DKZ ilgimi çekti ve Diyet Kardeşliği ile tanıştım.Ve orda Tubik le tanıştık ve çok iyi arkadaş olduk.Daha sonra seçille tanıştım.
Kısacası biz 3 arkadaş DKZ uyguluyoruz ve istedik ki sizlerle paylaşalım.Bu arada belki DKZ nin ne olduğunu bilmeyenler olabilir burdan anlatmaya çalışıcaz.
Sevgiler....:)

6 Kasım 2007 Salı

YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN MERHABA :)

Bu kadar uzun süre bekledikten sonra artık bir merhaba demenin zamanı gelmişti öyle değil mi? O halde öncelikle herkese merhaba… :)
İlk Olarak Sizlere neden böyle bir site kurmaya karar verdiğimizi anlatayım. Hikaye şöyle başlıyor…
Hayatım boyunca hiç çok zayıf biri olmadım; kardeşim , kuzenlerim , en yakın dostum incecikti hep;bense balık etli :) Bunun kesinlikle az tombik olanlara kibarlık yapmak için söylenen bir laf olduğunu düşünüyorum. Bu balık etli halden hiçbir zaman memnun olmamakla birlikte içine girdiğim zayıflama çabaları hep sonuçsuz kaldı.Pazartesi başlanan diyetler genelde Salı sabahı sona erdi ya da dişimi sıkıp katlandığımda sonunda kendimi normalde yiyeceğimden fazla diyet krizlerinin içinde buldum…Zaman zaman zayıflayıp istediğim kiloya yaklaşsam bile asla o noktaya varamadım. Bilemiyorum belki de çok kararlı davranmadım diyeceğim ama sanırım asıl olay vücudun ihtiyacı olanı kısıtlayarak bir sonuç elde edilemeyeceğine inanmamdı.
Evet ben hep buna inandım; yani sonuçta mantıklı olarak yaklaştığımızda bence bunun böyle olması imkansızdı.Ya da nereye kadar kısıtlayabilirdik.

Hep kendime sorular sordum;çevremdekileri gözlemledim. En basitinden kardeşimi ele alabilirim. İstediği her şeyi yer;hem de doyana kadar hatta oturup bir dünya çikolata yediğine bile şahitlik etmişliğim çoktur.Öte yandan eğer aç değilse önüne en sevdiği şeyi bile koysan yüzüne bakmaz. Bütün bunlara rağmen o yeme kapasitesi ile kendisi 36 bedendir :)
Hayatı boyunca hiçbir zaman kilo olayını kafasına dert ettiğini görmedim. Zaman zaman yurtta kaldığı için fazla kilo depolasa dahi (ki bu fazladan kastım en fazla 2-3 kilodur ) normal yeme düzenine geçtiği anda eski kilosuna döner ve bu çok kısa bir zamanda gerçekleşir.

Bütün bunları gözlemleyip içimde bir yerlerde beyin gücüyle kilo verilebileceğine inanıyordum. Bir gün kafamda bu düşüncelerle internette dolaşırken bir site ile karşılaştım. Diyet Kardeşliği. Bu bir forum sitesi idi ve kilo vermek isteyen arkadaşlar birbirlerini destekliyorlardı.Tamam işte dedim benim buna ihtiyacım var;kilo verebilmek için motivasyon önemlidir çünkü…Ve birilerinin sana inandığını bilmek,başarabileceğine dair sana destek olmaları …. Burada forumlar arasında dolaşırken DKZ Grubu diye bir başlıkla karşılaştım.

-Allah Allah ne ki bu şimdi? Açtım okumaya başladım..
-Hımmm neymiş açılımı..
-DKZ = DİYETSİZ KALICI ZAYIFLAMA …..
-Aaa böyle bir şey mi varmış? Nasıl yani?

Bu arada hayatıma duru79 girdi…Yani ARZUCUM :) Bana DKZ yi anlattı;nasıl uygulanacağını neler yapılması gerektiğini ve aslında ne kadar da kolay olduğunu…O gün bugündür başaracağıma olan inancımı kaybetmek üzere olduğumda,başka bir sıkıntım olup kendimi yemeğe vermek üzere olduğumda hep beni tuttu.Sen yaparsın,sen başarırsın diye…. Bir gün Arzu ile konuşurken DKZ ile ilgili bir blog açmaya karar verdik. Çünkü bu yöntem bize göre herkesin bilmesi gereken bir yöntemdi ve bu konuda kaynaklar çok kısıtlı idi…. Bu amaçla biz de DKZ yolculuğumuzda hem kendimiz incelmek için hem de sizlere bu yöntemin güzelliklerini gösterebilmek için bu sayfayı yapmaya karar verdik… Bu yola da Seçil,Arzu ve ben Tubikko (Tuğba) birlikte çıktık.
Bu sayede hem DKZ yöntemini uygulayan arkadaşlarımız burada bir araya gelebilecek hem de fazla kilolarından kurtulmak isteyen, diyet tuzaklarından bıkmış arkadaşlarımız bu yöntemi öğrenerek sıkılmadan,daralmadan kilo vermeye başlayacaklar…Üstelik de şunu yeme bunu yeme kısıtlaması olmadan,istediğimiz herşeyi yiyerek....

Birlikte başaracağımız bu yolculuğa hepiniz hoş geldiniz…..:)

30 Ekim 2007 Salı

merhaba (Dkz de ne yeniomu :))))))

Yemek yemek dünyanın en keyifli seylerinden biri bence ama herzaman sonunda pişman olup bu zevkı doya doya yaşayamadığım sey, benım düşüncem anne yada babadan bırı kıloluysa ,aılenın damak zevkı agırsa ve genelde muhabbet yemek ustuneyse bılınkı kılolusunuz :D dünyada zayıflar olmasa kılolular hiç sıkıntı cekmezdı ne yalan soleyım tabıkı once sağlık için inceliyoruz ama duzgun bır fızıkte bas sebebımız ben ve arkadaşlarım kıloyla bıtakım sorunları olmuş kılo vermış rejım yapmış,ama rejımı bıraktıkları zaman fazlasıyla gerı almış bunun bı yolu olmalı dıe duşunurken tubık sayesınde DKZ diye bı kelıme ıle tanışmış ve kendını kaptırmış gıden bı grubuz , DKZ ne dedim içimden ilk duyduğumda ;
DİYETSİZ
KALICI ZAYIFLAMA benim kafamda bi doğru vardı aç kalınmadan zayıflanmaz yemıyeceksın zayıf kalacaksın ben hep bunu savunur ve bu sebebpten omrunun uzun kısmını rejım yaparak gecıren bır kıloluzedeyım ama bunun yanlış olduğunu ac kalıp zayıflayıp azcık yemeye baslayınca kat kat geri almaya anladım ıkı secenek vardı ya omru hayatım boyunca bısey yemeden ac gezmek yada battı balık deyıp artık kendımle barışmak kılolu kalmak her kılo muhabettınde kızarmak kıyafet almaya gıderken beğendiğini değil içine girmek zorunda olduğunu zorla almak gıbı , ama artık 3.bır yolu ve sanırım doğru bir yolu bulduk DKZ ye ama doyduğun zaman bırak ye ye ama acıkınca ye aslında bu normal kıloda olan ınsanların hayatı boyunca yaptığı sey acıkmadan yemek yemek ,doysan bıle hatır için 1 tabak dolusu daha yemeği bitirmek ve bunun sonucu genişleyen ve doymak bılmeyen bı mıde ..... ve artık şişmanlamış bı vücud

Ve artık hersey değişecek kilolu olmak sozu bana arkadas (bır an once bu arkadası kaybetmek istiyorum :D:D:D)
beraber neler yapabıleceğiz goreceksınız acılın İNCELMEK İSTEYENLER VARRRRR